Hıristiyan-siyonistler ve Papaz Brunson
ABD Başkanı Trump’ın “ticaret savaşları”, “Avrupa Birliği”, “NATO” ve “Rusya” gibi başlıklarda yürüttüğü politika Washington’daki iki partili sistemin aktörleri...
ABD Başkanı Trump’ın “ticaret savaşları”, “Avrupa Birliği”, “NATO” ve “Rusya” gibi başlıklarda yürüttüğü politika Washington’daki iki partili sistemin aktörleri tarafından hoş karşılanmıyor. Nitekim içerden gelen tepkiler karşısında Trump geri adım attı. Trump, Putin’i sonbaharda “Beyaz Saray”da ağırlamayı düşünüyordu. Görüşme 2019 yılına ertelendi. Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton yaptığı açıklamada Putin ziyaretinin Robert Mueller’ın yürüttüğü “Rusya Soruşturması”nın sonuçlanmasından sonra gerçekleşeceği ifade edildi.
Trump’ın Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile yaptığı görüşme ‘uzlaşma’ ile sonuçlandı. Sonuç olarak, otomotiv sektörü hariç, diğer sektörlerde gümrük vergileri eski durumunu koruyacak. AB’nin de ABD’den başta soya fasulyesi olmak üzere bazı tarım ürünleri ile sıvı gaz alımını artırmayı taahhüt ettiği belirtildi. Trump’ın ‘zafer’ olarak takdim ettiği ‘uzlaşma’, Amerikan medyasına göre ticaret savaşında bir ‘yarı ateşkes’ durumudur.
Çin’e ve diğer ülkelere yönelik ek vergilere karşı yapılan misillemeler ABD’nin tarım sektörüne büyük darbe indirdi. Cumhuriyetçilere oy veren Kırsal Amerika’da Evanjelik Hıristiyanlar önemli bir oran teşkil ediyor. Senato’da iki parti arasındaki denge ise çok hassas. Sonbahardaki kısmı seçimlerde kaybedilecek 2 veya 3 koltuk aritmetik dengeyi Demokratlar lehine değiştirebilir. Konu bu noktada, “Papaz Brunson” meselesine geliyor.
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Evanjelik Hıristiyan kimlikleriyle maruflar. Pence’in seçilmesiyle Evanjelistler ABD yönetiminde ilk defa bu kadar yüksek bir mevki elde ettiler. Kendilerini “Hıristiyan-Siyonist” olarak niteleyen Evanjelistler, Amerika’daki “İsrail Lobisi”nin bir parçası. Trump da, Pence de, Papaz Brunson’ın ABD’ye dönmesine izin verilmemesi halinde ülkemize yaptırım uygulamakla tehdit etti. Aslında Trump, Brunson’dan “büyük bir Hıristiyan” diye söz ederek Evanjelistlere mesaj veriyor. Radikal Sağ yayınlarda Ortadoğu’da Hıristiyanların yok edilmeye çalışıldığına dair bir propaganda savaşının yürütüldüğünü hatırlatmakta fayda var.
Siyaseten yıpranan Trump ve ekibi ‘Brunson meselesi’ni sonbahardaki seçimlerin unsuru haline getirmeye hevesli görünüyor. Brunson’ın avukatı Jay Sekulow ise, Trump’ın da kişisel avukatı. Evanjelist Sekulow, “Amerikan Hukuk ve Adalet Merkezi ACLJ”nin kurucusu ve baş danışmanı. ACLJ her platformda İsrail’i savunan bir kuruluş. ACLJ, BM’nin Filistin yönetimi ve Filistinli sivil kuruluşları için ayırdığı fonların kesilmesi için girişimlerde bulunmuştu. ABD’nin BM Büyükelçisi Nikki Haley ile çok yakın çalışan ACLJ, BM ve bağlı kuruluşlarını İsrail’in yeminli düşmanlarını finanse etmekle suçluyor. İsrail yanlısı gerekçelere dayanarak ABD, BM İnsan Hakları Konseyi ve UNESCO’dan çekilmişti.
“Time” dergisinin “ABD’deki en etkili 25 Protestan” listesinde yer alan Sekulow, ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınmasında da rol oynadı. 14 Mayıs’ta Kudüs’teki açılış törenine katılan Amerikalı Evanjelistler arasında Sekulow da vardı. Büyükelçiliğin taşınmasını tarihî bir an olarak yorumlayan Sekulow, “Bugün bir rüya gerçek oldu” diye yazdı. Törenin açılış ve kapanış dualarını Evanjelist papazlar yapmıştı. Trump da elçiliğin taşınmasının en fazla Evanjelistleri mutlu ettiğini söylemişti. Sekulow’a göreyse İsrail’i savunmak kutsal bir görev.