“Önce İsrail, sonra Amerika”!
Trump’ın 2016’daki Başkanlık kampanyasının ana sloganlarından biri, “Önce Amerika” idi. Ne ki Trump’ın Başkanlığı daha çok “Önce İsrail, sonra Amerika” denilebilecek bir seyir...
Trump’ın 2016’daki Başkanlık kampanyasının ana sloganlarından biri, “Önce Amerika” idi. Ne ki Trump’ın Başkanlığı daha çok “Önce İsrail, sonra Amerika” denilebilecek bir seyir izledi. Ancak “İsrail Lobisi”nin ABD Kongresi üzerindeki nüfuzu geçmiş dönemlere kıyasla daha fazla göze batıyor. Genç Demokratlar’ın parti tabanında etkili olmaları ve Kongre’de sayılarının çoğalmasıyla birlikte iki partili İsrail desteği çözülüyor. Zira ABD’nin Ortadoğu politikasının İsrail’in çıkarlarıyla ilişkilendirilmesi artık rahatsız edici boyutlara ulaştı. “İran Nükleer Anlaşması”nın bozulmasından tutun da ABD askerlerinin Suriye’den çıkarılmasına kadar her bir meselede İsrail’in çıkarlarına atıflarda bulunulması kabak tadı vermeye başladı.
Temsilciler Meclisi Perşembe günü ABD’nin Yemen’deki iç savaşta Suudi Arabistan’a verdiği askeri desteğin durdurulması yönündeki karar tasarısını onayladı. Demokratların çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi’nde 247 oyla geçen tasarıya 16 Cumhuriyetçi de “evet “oyu verdi. Benzer bir tasarı Mart ayında Senato’dan da geçmişti. Tasarının Temsilciler Meclisi’nden geçmemesi için “Lobi” yine devredeydi. Lobi, ABD’nin Yemen’de Suudilerden desteğini çekmesinden İsrail’in zarar göreceğini savunuyor. Bu yüzden İsrail yanlısı Cumhuriyetçiler “Filistin İçin İsrail’i Boykot Girişimi” olarak bilinen “BDS” hareketini destekleyen şirketlere yaptırım getirilmesini içeren bir değişikliği tasarıya ekleme girişimde bulundular.
Girişim İsrail yanlısı Demokratları bile çileden çıkardı. Demokrat vekiller BDS ve Yemen’in ayrı ayrı ele alınması gerektiğini belirterek Cumhuriyetçileri siyasî hilekârlıkla suçladılar. Cumhuriyetçilerse, “Yahudi karşıtlığı” suçlamasıyla Demokratlar’ı tazyik etmeye çalıştılar. “İsrail lobisi”ni eleştirdiği için Demokrat vekil İlhan Ömer ‘Yahudi karşıtı’ ilan edilmişti. Kışkırtma hedefine ulaştı, Ömer’i ölümle tehdit eden Patrick W. Carlineo isimli bir şahıs New York’ta gözaltına alındı. FBI’ın yaptığı sorgulamada Trump yanlısı bir vatansever olduğunu söylediği belirtilen Carlineo’nun 10 Nisan’da hâkim önüne çıkması bekleniyor.
Demokratları ‘Yahudi karşıtı’ çizgiye savrulmakla itham eden Cumhuriyetçiler 2020’deki seçimlerde liberal Yahudi seçmenleri kendi saflarına çekmek istiyorlar. “BDS” ile ilgili oylama fiyaskoyla sonuçlandı. Eğer “BDS değişikliği” eklenmiş olsaydı “Yemen Tasarısı” Senato’ya gidecekti. Maksatları, Trump’ın önüne gitmeden tasarıyı Senato’da öldürmekti.
Yemen tasarısına BDS aleyhtarı ibareyi ekleme girişiminin öncülerinden biriyse, Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nin en kıdemli Cumhuriyetçi üyesi Michael McCaul idi. “İsrail Lobisi”ne yakınlığıyla bilinen McCaul’a göre Yemen tasarısı “İran ve Huti yanlısı” bir tasarıydı. Meclis Çoğunluk lideri Steny Hoyer ise İsrail yanlısı olduğunu ve BDS’ye de şiddetle karşı çıktığını söyleyerek Cumhuriyetçiler’i ‘İsrail’i partizanca kullanmakla suçladı.
Şu sıralar ABD medyasında Suudi Arabistan’da bir nükleer reaktörün son aşamaya geldiği tartışılıyor. İsrail Lobisi Trump yönetiminin Suudilere nükleer teknoloji aktarımına izin vermesine itiraz etmişti. Marco Rubio başta olmak üzere İsrail yanlısı Senatörler Suudilere nükleer desteğin soruşturulmasını istemişlerdi. İsrail, İran gerekçesiyle bile olsa Suudilerin nükleer teknolojiye erişimini istemiyor. Yemen’de Suudilere Amerikan desteğini savunan Cumhuriyetçiler, Suudi reaktörüne de yine İsrail’in güvenliği gerekçesiyle karşı çıkıyorlar.