“S-400”ler ve “15 Temmuz”
“Washington Post” gazetesine konuşan ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo, S-400’lerin ülkemize transferinin tamamlanması durumunda kanunların yaptırım gerektirdiğini ileri sürerek, ”Eminim, Başkan Trump da...
“Washington Post” gazetesine konuşan ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo, S-400’lerin ülkemize transferinin tamamlanması durumunda kanunların yaptırım gerektirdiğini ileri sürerek, ”Eminim, Başkan Trump da bu kanunlara uyacak” demiş. Pompeo’nun kanunlardan kastettiğiyse ,”ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA)”
Pompeo’nun konuşmasının ülkemizi boyunduruk altına sokmayı amaçlayan “15 Temmuz” hain darbe girişiminin 3. yıl dönümüne rastlaması tesadüf değil elbette. Gerçi ABD’den aynı minvalde açıklamalar, duyurular hep geliyordu, ancak Trump’ın farklı düşündüğü de bir vakıa.
Obama yönetimini “Patriot savunma sistemi”nin Türkiye’ye satışını engellemekle suçlayan Trump, Obama’nın hatası yüzünden Türkiye’nin S-400’lere yöneldiğini söylemişti. Bu yüzden Pompeo’nun açıklaması, Türkiye’ye yaptırımlara engel olmaması için Trump’ı zorlamaya yönelik bir girişim. ABD Başkanlarının müttefik ülkeleri yaptırımlardan geçici süre ile muaf tutma yetkisi var. “Hıristiyan-Siyonist Evanjelikler” ve “İsrail Lobisi” Trump’ın bu yetkiyi kullanmasını istemiyor. Bu cephe ülkemizin savunma sistemini güçlendirmesini de istemiyor. Bu, ister Türkiye’nin kendi markasını taşıyan bir sistem olsun, isterse bir başka ülkeye ait olsun, farketmiyor. Tek istedikleri, Türkiye’nin öz savunmasında ABD’ye bağımlı kalması.
Pompeo, “Hıristiyan-Siyonist Evanjelik ideoloji”ye bağlılığıyla tanınan bir siyasetçi. ABD yönetiminde “ikinci adam” pozisyonundaki Başkan Yardımcısı Mike Pence de Evanjelik ve o da Türkiye’ye yaptırım uygulanmasından yana bir tutum izliyor. Pence, Hıristiyan-Siyonistler’i ABD yönetiminde temsil eden en üst düzey isim olarak nitelendiriliyor. “Evanjelikler” ve “İsrail Lobisi” kendilerine siyaseten ihtiyaç duyan Trump’ı hacir altında tutmaya çalışıyorlar.
Trump’ın kendisi Evanjelik değil. Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı “Neocon” John Bolton da değil. Ancak Bolton, Evanjelikler’in İsrail yanlısı dinî-politik ajandalarıyla uyum içinde olmaya azamî özen gösteriyor. “Neoconlar”ın en bariz özellikleriyse ABD’nin Ortadoğu politikasını İsrail’in çıkarlarına koşullamış olmaları. “Neoconlar” demek, ” İsrail” demek.
Amerikalılar ülkemizden güyâ ‘müttefik’ diye söz ediyorlar. Onların hasmı bizim hasmımız oluyor da, bizim hasmımız onların hasmı olmuyor nedense. “Rusya”, “Çin” ve “İran” başta olmak üzere, ABD kendi hasımlarını bizim hasımlarımız yapmak istiyor. ABD’ye çok uzak olan İran, komşumuz. Rusya çok değil 30 yıl öncesinde, Doğu’muzda ve Batı’mızda sınırımızdaydı. Osmanlı döneminde defalarca Ruslar ile savaştık. İngiltere’nin açık- gizli politikalarının da rol oynadığı bu savaşlar Osmanlı’ya ve Ruslar’a çok şeyler kaybettirdi. “Birinci Dünya Savaşı”nın “Osmanlı” ve “Rus” imparatorluklarının tasfiyesiyle sonuçlandığını aklımızdan çıkarmayalım.