Tabuları yıkarak, putları kırarak geliyorlar!
Demokrat Parti’den ABD Kongresi’ne seçilen yeni nesil siyasetçiler gündeme damgalarını vuruyorlar. “Genç Demokratlar”, nadir sayıda siyasetçinin sadece hafif dokunuşlar yapmaya cesaret edebildiği tabuların...
Demokrat Parti’den ABD Kongresi’ne seçilen yeni nesil siyasetçiler gündeme damgalarını vuruyorlar. “Genç Demokratlar”, nadir sayıda siyasetçinin sadece hafif dokunuşlar yapmaya cesaret edebildiği tabuların üzerine gidiyorlar. Amerikan siyasetinin tabu haline getirilmiş korkuluklarından biri “İsrail-perestlik”. Bir diğeriyse, adayların kampanyalarını finanse eden karanlık para trafiği. Lobilerin siyasi karar alma mekanizmaları üzerindeki nüfuzlarıysa sıradan Amerikalıların demokratik temsilini zayıflatıyor. Yeni nesil Demokratlar tabu haline getirilmiş ve adeta putlaştırılmış bu barikatları aşmaya son derece kararlı görünüyorlar.
Kongre’de en fazla göze çarpan üç isim var: İlhan Ömer, Raşide Tlaib ve Alexandria Ocasio-Cortez. Bu üç isim, sosyal politikalara odaklı halkçı yeni dalgayı temsil ettikleri için Washington’daki yerleşik güçleri rahatsız ediyor. Zira herkes için sağlık sigortası istiyorlar, lobilerin nüfuzunu kırmayı, ücretsiz üniversite eğitimini ve zenginlerden daha fazla vergi alınmasını savunuyorlar. Gelir ve servet dağılımındaki adaletsizlikte dünyada ilk sırada olan ABD’de ekonominin kamucu-halkçı bir anlayışla yeniden düzenlenmesini istiyorlar.
Cumhuriyetçi Parti’nin Senato lideri Mitch McConnel 1973’te genç bir parti yöneticisiyken seçim finansmanıyla ilgili bağışların siyasette kanser etkisi yaptığını savunmuştu. McConnel bağışların makul düzeyde sınırlamaya tabi tutulmasını savunuyordu. Buna göre bağış miktarı sıradan Amerikalıları aday olmaktan caydırmayacak ölçülerde tutulmalıydı. Aynı McConnel yıllar sonra Senatör seçildiğinde “daha az para harcasaydım, seçilemezdim” diyecekti.
McConnel’in itiraz ettiği dönemde bağış miktarı 400 bin dolar civarındaydı. 2018’deki ara seçimlerindeyse 6 milyar dolara yakın para harcandı. İlhan Ömer “İsrail Lobisi”nin “para” yoluyla siyasete müdahale ettiğini dile getirdiğinde McConnel da, diğerleri de hemen saldırıya geçtiler. Oysa mesele bağış kaynakları yetersiz olan Amerikalıların seçilme haklarının kısıtlanmasıydı. Seçim finansmanındaki adaletsizlik, sıradan Amerikalıların taleplerini Kongre’de desteksiz bırakıyor. Genç Demokratlar siyasete konulan barikatleri kaldırmak istiyorlar. Kongre’ye nüfuz eden güç çevrelerininse halkla ilgileri yok, sadece kendi çıkarlarını ilerletme sevdasındalar. Savaşların, ekonomik krizlerin faturasını ise sıradan Amerikalılar ödüyor.
Trump yönetiminde lobi şirketlerinde, finans ve silah şirketlerinde yöneticilik yapmış olanlar var. Savunma Bakanlığına vekalet eden Patrick Shanahan “Boeing”de yönetici idi. Bakan Yardımcılığının onanması için Senato’da yapılan oturumda Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı John McCain, Shanahan’ı sıkıştırarak, “Tilkiyi kümese sokmayacağından emin olmak istiyorum” demişti. Boeing, Savunma Bakanlığı’yla iş yapan silah şirketlerinden biri..
Trump’ın Başkan seçildikten sonra ilk yaptığı iş ise Savunma bütçesini artırmak ve zenginlere büyük vergi indirimi getirmek oldu. Trump’ın finans kuruluşlarına yasal kısıtlamalar getiren düzenlemeleri kaldırmak istediğiyse bir sır değil. Finans kuruluşlarında üst düzey yöneticilik yapmış isimleri de kabinesine taşıyan Trump, kümese tilkileri sokmakta bir beis görmemişti.