Çanakkale’den Afrin’e Namaz ve Cihad
Afrin’de komutanlarının arkasında Cuma namazı kılan askerlerimizin muhteşem görüntüsü, bir şehid torunu olarak bana Çanakkale’yi (babamın babası merhum Koca Mehmet, Çanakkale Savaşı’nda...
Afrin’de komutanlarının arkasında Cuma namazı kılan askerlerimizin muhteşem görüntüsü, bir şehid torunu olarak bana Çanakkale’yi (babamın babası merhum Koca Mehmet, Çanakkale Savaşı’nda Kanlısırt mevkiinde şehid düşen aslanlardan biri idi), Afrin ve Çanakkale ise Bedir Savaşını hatırlattı. Mehmet Akif’in, Çanakkale mücahidlerini “Bedr’in Aslanları”na benzetmesi de böyle bir tedainin ürünü olmalı… Bedir başta olmak üzere gaza meydanlarında cihadın en muhteşem örneklerini sergileyen Ashâb-ı Kirâm, nasıl kıldıkları namazdan güç alarak gözlerini kırpmadan şehadete koştularsa, Çanakkale ve Afrin yiğitlerimiz de aynı şekilde namazdan güç alarak “yedi düvel” ile savaştılar ve savaşmaya da devam ediyorlar. İnancımız o ki, halkımızın ruh kökünde özel bir yere sahip olan Cihad ve Şehadet bilinci, “Namaz bilinci” ile bütünleşerek millet ve ümmet olarak dirilişimizin en önemli itici gücü olacaktır.
Bakara suresi 153. âyet; “Allah’ın, sabırla (zorluklara direnerek) ve namaz kılarak yardım dileyenlerle beraber olduğunu” müjdeler; 154. âyet de “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin; onlar diridirler ama siz bilmezsiniz” buyurur. Şehidler diri ve “diriltici”dirler…
Bedir’e gelince… Bedir’de İslam ordusu müşrik Kureyş ordusu ile ilk kez karşı karşıya gelmişti…
Peygamber Efendimiz (s.a) bütün hazırlıkları tamamlayıp bir gölgeliğe çekilmiş, uzun uzun secdeye kapandıktan sonra kıbleye dönüp ellerini kaldırarak şöyle dua etmişti:
-“Allah’ım! İşte Kureyş! Kibir ve gururla senin dinini ortadan kaldırmak için geldi. Sana meydan okuyor, Peygamberini yalanlıyor. Yâ Rab! Bana yapmış olduğun yardım ve zafer vaadini lütfet. Allah’ım! Şu bir avuç mümin yok olursa, bu günden sonra yeryüzünde sana kulluk edecek kimse kalmayacak. Allah’ım, yarın sabah onların burunlarını yere sürt!”