Cihad ve Şehadet Bilinci
Afrin’le başlayıp Münbiç’ten Irak sınırına kadar devam edeceği ilan edilen ‘millet ve ümmet aleyhindeki şer plânları bozmaya’ yönelik askeri harekât, insanımızın derûnunda yatan...
Afrin’le başlayıp Münbiç’ten Irak sınırına kadar devam edeceği ilan edilen ‘millet ve ümmet aleyhindeki şer plânları bozmaya’ yönelik askeri harekât, insanımızın derûnunda yatan “şehadet ve cihad bilincini” kuvveden fiile çıkarmış bulunuyor. İmdi, İslâm karşıtı şeytani güçlerin en çok korkup, yıpratmaya çalıştıkları bu iki temel değerimize her zamankinden ziyade sahip çıkmalı, ancak “İslâm Birliği” ve “ümmet” şuurumuzu zedeleyici söylemlerden de ısrarla kaçınmalıyız… Bu vesileyle, milleti ve ümmeti diri tutan şehadet ve cihad aşkının vahyî temellerinin bir kısmını tekrar hatırlamalıyız:
“Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın; (ancak) aşırı gitmeyin…” (Bakara 2/190)
“Andolsun eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz Allah’tan olan bir bağışlanma ve rahmet, onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır. (Âl-i İmran 3/157)
“Öyleyse dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar Allah yolunda savaşsınlar…” (Nisa 4/74)
“Size ne oluyor ki Allah yolunda ve: ‘Rabbimiz bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder bize katından bir yardım eden yolla’ diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?” (Nisa 4/75)