Feşele Düşmek ya da “Metal Yorgunluk”
Enfâl sûresinin 46. âyetindeki ilahi uyarıyı her zaman sıkça hatırlamalı ve hatırlatmalıyız:“Allah’a ve Rasûlüne itaat edin! Birbirinizle çekişip-didişmeyin; sonra feşele...
Enfâl sûresinin 46. âyetindeki ilahi uyarıyı her zaman sıkça hatırlamalı ve hatırlatmalıyız:
“Allah’a ve Rasûlüne itaat edin! Birbirinizle çekişip-didişmeyin; sonra feşele düşersiniz (aptallaşıp-korkaklaşırsınız) ve rüzgârınız gider. Sabredip-direnin, çünkü Allah sabru-sebat edenlerle beraberdir.”
Âyet-i kerime, Müslümanların, Allah ve Rasûlünün buyruklarına gereği gibi uymamalarının kaçınılmaz sonucu olarak kendi aralarında anlaşmazlığa (Âl-i İmran/103’te de, Allah’ın ipi olan Kur’ân’a hep birlikte sımsıkı sarılmazlarsa, tefrikaya/ayrılıklara-aykırılıklara) düşeceklerini, birbirleriyle çekişip didişeceklerini; böylece kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularının zayıflamasıyla da zaafa uğrayıp sinik, silik, korkak bir topluluğa dönüşeceklerini ve insanlık âleminde etkinliklerinin kalmayacağını söylüyor.
Şehid Seyyid Kutub, “Fî Zılâli’l-Kur’ân”da, Enfal/46. âyeti açıklarken şöyle der: “İnsanlar Allah’a ve Peygamberine teslim oldukları zaman -karşılaşılan soruna ilişkin olarak birbirinden farklı bakış açılarına sahip olsalar bile- aralarındaki çekişmenin en başta gelen sebebi ortadan kalkmış olur. Çünkü çekişmeye neden olan insanların farklı görüşlere sahip olmaları değildir. Gerçek ortaya çıktığı halde insanı, kendi görüşünde ısrara sürükleyen ihtirastır, arzudur. Bu da, insanın kendi “şahsını” terazinin bir kefesine, “gerçeği” de bir kefesine koyması ve daha baştan “şahsını” tercih etmesidir.”