Müslüman Bireyi ve Toplumu Ayakta Tutan Bazı İlkeler
Bugün, İslâm’ın insan hayatının üzerine bina etmeyi amaçladığı belli başlı ilkeleri (“On İki Emir”i) içeren İsrâ/22-39. âyetlerin son bölümündeki altı ilkeyi ele...
Bugün, İslâm’ın insan hayatının üzerine bina etmeyi amaçladığı belli başlı ilkeleri (“On İki Emir”i) içeren İsrâ/22-39. âyetlerin son bölümündeki altı ilkeyi ele alıyoruz (diğerlerini önce görmüştük):
33. Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymayın. Bir kimse haksızlıkla öldürülürse velisine yetki verdik; ancak o da kısas yoluyla öldürmede sınırı aşmamalıdır; çünkü o, yeterince yardıma mazhar olmuştur. 34. Rüştüne erinceye kadar yetimin malına, güzel bir niyetle olmadıkça yaklaşmayın. Ahde vefa gösterin; çünkü ahid sorumluluktur. 35. Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu hem daha iyidir hem de sonucu daha güzeldir. 36. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, hepsi ondan sorumludur. 37. Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Ne yeri yarabilir ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin. 38. Bütün bunların kötülüğü, Rabbinin katında sevimsiz olmasıdır. 39. İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah’tan başka ilah tanıma; sonra kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.
7. Emir; adam öldürmemektir (Bak: En’âm 6/151). 33. âyetteki “sultân (yetki)” kelimesi, haksız yere öldürülen kişinin velisine, katile yasal cezanın uygulanmasını talep etme veya affetme şıklarından birini tercih yetkisi olarak açıklanmıştır.Âyet, katile ölüm cezası uygulanması halinde velinin öldürmede aşırılığa gitmemesini ister. Bu “aşırılık” iki şekilde açıklanır:
a) Sadece ölüm cezası uygulanmalı; işkence, organ kesme vb. yapılmamalıdır.
b) Katilden başkasına zarar verilmemelidir. Câhiliye Araplarında maktulün yakınları sadece katilin öldürülmesiyle yetinmez, daha fazla kişiyi öldürmedikçe adaletin yerine gelmeyeceğine inanırlardı. Âyet bu haksızlığı yasakladı. Râzî “sınırı aşmama”yı, ‘hemen ölüm cezası verme yolunu seçmeyip öncelikle diyet alma veya affetme şıklarının düşünülmesi daha uygundur’ şeklinde açıklamıştır.