Resûlüllah (s.a.) Kur’ân’ı Nasıl Anlattı?
On yıl önce yazdığımız “Kur’ân’ı Nasıl Okudular”, “Kur’ân’ı Nasıl Anladılar”, “Kur’ân’ı Nasıl Yaşadılar” isimli kitap setinde...
On yıl önce yazdığımız “Kur’ân’ı Nasıl Okudular”, “Kur’ân’ı Nasıl Anladılar”, “Kur’ân’ı Nasıl Yaşadılar” isimli kitap setinde Resûlüllah’ın (s.a.) Kur’ân-ı Kerim’i ashabına nasıl anlatıp öğrettiğini ve onların da nasıl okuyup-anlayarak yaşadıklarını incelemiştik. Konuya dair birkaç ilginç örneği de burada paylaşalım:
Ebu Saîd (r.a.) anlatıyor: Resûlullah (s.a.); “Sonra biz o kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan kimi nefsine zulmedendir, bazısı mutedildir; bir kısmı da Allah’ın izniyle hayırlarda yarışıp öne geçenlerdir. İşte bu büyük lütuftur.” (Fâtır, 32) âyeti hakkında şunu söyledi: “Bunların hepsi aynı makamdadır, hepsi de cennettedir.” (Tirmizî, Tefsir, Melâike (Fâtır), (3223).) Çoğu müfessir, bu hadis doğrultusunda, “Kitab”ı Kur’ân-ı Kerim, “mirasçı kılınanlar”ı da bu üç grup müminler olarak anlamışlardır.
Numan İbn Beşîr (r.a) anlatıyor: Resûlullah (s.a), “Dua ibadetin kendisidir” buyurdu ve sonra şu âyeti (Mümin, 60) okudu:...