Süleymaniye’de Bayram Sabahı
“Merhaba ey Şehr-i Ramazan, merhaba!” ilahileri ile başladığımız bir mübarek Ramazan ayını daha geride bırakıyoruz. Şimdi ise “Elveda ey Şehr-i Ramazan, elveda!” ilahileri söylüyoruz…Bir...
“Merhaba ey Şehr-i Ramazan, merhaba!” ilahileri ile başladığımız bir mübarek Ramazan ayını daha geride bırakıyoruz. Şimdi ise “Elveda ey Şehr-i Ramazan, elveda!” ilahileri söylüyoruz…
Bir yandan Ramazan Bayramı hazırlıkları devam ederken, diğer yandan da Ramazan ayında kazandığımız manevi duyarlık ve güzelliği diğer on bir aya yaymanın, bütün bir hayatı “Ramazanlaştırmanın” planlarını yapmalıyız. Nasıl ki, Ramazan ayına “pat diye” girmeyip, Recep ve Şaban ayında ibadet tempomuzu yavaş yavaş artırarak hazırlanmış isek, Ramazan Bayramı coşkusunu millet ve ümmet olarak hep birlikte idrak ettikten sonra, Peygamberimizin (s.a) tavsiye buyurduğu Şevval orucunu da tutarak, Ramazan ayının feyiz ve bereketini süreklileştirmeye gayret etmeliyiz:
“Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki bütün yıl oruç tutmuş gibi olur.” (Müslim, Sıyam 204; Tirmizi, Savm 53; Ebu Davud, Savm 58.)
Ayrıca, Ramazan-ı Şerif’te bol bol okuduğumuz Kur’ân-ı Kerim’i hemen raflara kaldırmamalı, yine Efendimizin (s.a) tavsiye buyurup ashabına da öğrettiği gibi, Kur’ân’dan günde en az on ayet (yaklaşık iki sayfa) okuyup anlayarak ve yaşayarak, kalan on bir ayda da vahiyle ilişkimizi sürekli kılmalıyız.
Keza, Ramazan-ı Şerif’te zekât, fitre, infak, ikram, sadaka ve yardımlarla cömertleşen ellerimizi büsbütün kapatmamalı, dünyada yardımseverliği ile tanınan bir milletin evlatları olarak, yakınımızda veya uzağımızda bizden destek bekleyen mazlum ve muhtaç kardeşlerimizi unutmamalıyız.