“Tevhid eylemi” olan namazın önceliği
Bir adı da “Mûsâ Suresi” olan Tâhâ suresinde, Rabbimizin Hz. Mûsâ’yı peygamber seçtikten sonra ona Tevhid inancını, hemen ardından da bir tevhid eylemi olan namazı emretme sahnesi...
Bir adı da “Mûsâ Suresi” olan Tâhâ suresinde, Rabbimizin Hz. Mûsâ’yı peygamber seçtikten sonra ona Tevhid inancını, hemen ardından da bir tevhid eylemi olan namazı emretme sahnesi anlamlıdır:
“…Ona seslenildi: Ey Musa! Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, mukaddes vadi Tuva’dasın. Ben seni (peygamber) seçtim; o halde vahyolunanı dinle. Gerçekten Ben, Ben Allah’ım, Ben’den başka ilâh yoktur; şu halde Bana ibadet et ve Beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl.” (Tâhâ 20/11-14)
Hz. Musa’yı peygamberlik görevi için seçtiğini bildiren Allah Teâlâ, ona yüce zatını “rab” ve “ilâh” olarak tanıttıktan sonra yalnızca kendisine ibadet etmesini, ibadete de namazla başlamasını emretti.
Bütün peygamberlere önce Tevhid inancı, hemen ardından ise namazın (salât) ikâmesi emredildi (Bakara 2/3; A’râf 7/170; İbrahim 13/31, 40; Meryem 19/30-31, 55; Hûd 11/87; Ankebût 29/45; vd… Bu konuda geniş bilgi için “Namaz Bir Tevhid Eylemi” isimli kitabımıza bakılabilir.)
Böylece Hz. Musa’nın yürüteceği Tevhid mücadelesi, iki temel esas ekseninde başlayacaktı: