15 Temmuz’u anlamak ve anlatmak
Şimdi yeniden düşünelim. Alkışlamak ya da protesto etmek için bir şey bilmek gerekmiyor. “Evet” ya da “hayır” der ve bağırırsınız olur biter. Ama fikretmek için okumak, düşünmek gerekiyor.
Din ve tarihi magazinleştiriyoruz. Tarih övgü ya da sövgü kitabına döndürülüyor diye yazıp durdum. Din ise ritüel, seremoni ve ikonalara indirgeniyor, bireysel planda vicdanlara, toplumsal planda mabetlere hapsedilmeye çalışılıyor diye söyleyip durdum, ama durum ortada!.
15 Temmuz’un hikâyesini de övgü ve sövgülerle dolduruyoruz. Yine geldik, hainler ve kahramanlar hikâyesine. Tarih hainler ve kahramanların savaşından ibaret değildir ya da hain ve kahraman icat etmek için tarih yazılmaz. Bu gayretler hakikatin düşmanıdır.
Seremoni, kelime olarak “tören”, “genellikle resmi yerlerde, resmi işlerde uyulması gereken kural, yol ve yöntemlerin tümü” anlamına gelir.. Bugün yapılan bu. Mitingler, milli bayramlar bu çerçevede değerlendirilir. Sürekli olması için devletin bu işlere sahip çıkması gerekir. O zaman da bu işler “resmi tarih” ve “resmi ideoloji”nin bir parçası olur.
Ritüel ne demek, “ayin”, “din, tapınma, büyü vb. ile ilgili geleneksel tören”. Dualar, ezan, mevlit, “şehid”lik üzerinden yapılan organize işler aslında bu konuya dini bir boyutla birlikte bir “ritüel” de oluşturuyor. Bu da zaman içinde “resmi din”e eklemlenecek ve işe manevi bir boyut katma çabalarının ürünü olacaktır.