Almanya için sonun başlangıcı mı?

Almanya’da seçim sonuçları belli oldu. Irak Kürdistanı’nda referandum yapıldı. Katalan referandumu için hafta sonunu beklemek gerekecek. Bu arada Fransız senatosu için kısmi yenileme seçimi yapıldı. Sonuç: Fransa’da parlamentonun üst kanadı senatoda görev yapan 348 senatörden 170’inin değiştiği kısmi seçimde, Cumhurbaşkanı Macron’un partisi “Cumhuriyet Yürüyüşü Hareketi” sandalye kaybetti. Kısmi seçimin sonucuna göre, iktidardaki CYH’nin sandalye sayısı 29’dan 23’e düştü. Merkez sağ partiler senato seçiminden güçlenerek çıktı. Tek Türk aday Metin Yavuz seçilemedi. IBB’de, Topbaş’ın yerine kimin geleceği Perşembe günü belli olacak.

Referandum öncesi Erbil Sokakları Tel Aviv’i aratmadı. İsrail bayrakları ile Kürt Yahudiler gösteri yaptılar. Neçirvan Barzani, referandum sonrası hemen bağımsızlık ilan etmeyeceklerini, durumu görmek istediklerini söylüyor, ama öte yandan birileri haritalar yayınlıyor. Bu referandumu bugün İsrail dışında kimse açıkça desteklemese de, durum hiç de iç açıcı değil.

Almanya seçimlerine damgasını vuran en çarpıcı sonuç Neo Nazi AfD’nin 3. parti olması. Seçimi PEGIDA kazandı bir bakıma. Bu Alman Demokratları için “Gerçek olan bir kâbus”. Alman Parlamentosunda Neo Nazi jargonu sadece bir hayaletin gölgesi olarak kalmayacak.! Almanya’da göçmenler, yabancılar, Türkler ve Müslümanlar için daha zor bir süreç başlıyor.. Bu sonuçta Merkel ve Schulz’un da payı var. Almanya kaçtığını sandığı şeye doğru koşuyor.

Türk ve İslam karşıtı “Almanya için Alternatif” oylarını % 4,8’den yüzde 13.5’e çıkardı. Bu Merkel ve Alman Demokratları için gerçek bir kâbus. Türkiye düşmanlığı ile oy artırmaya çalışan Merkel % 9, Schulz % 5,7 oy kaybetti. Alman seçimlerine katılım % 75 olmuş. Öyle anlaşılıyor ki yabancılar büyük ölçüde sandığa gitmemişler.. Bu sonuca göre Alman seçmenin tavrı ilginç: Müslümanlar ve yabancılar söz konusu olduğunda bunların sağı-solu belli olmuyor.

Federal Meclis’e (Bundestag) Merkel’in liderliğindeki Hristiyan Demokrat Parti (CDU) ile birlik kuran CSU’nun (Hristiyan Sosyal Birlik Partisi) çoğunluğa ulaşmasa da birinci sırada kalmayı başardılar. CSU lideri Edmund Stoiber, Türkiye’nin AB üyeliğine «Bu AB’nin siyasî vizyonunun sonudur” diyerek karşı çıkıyordu. Merkel’in tavrı da belli. Özel statüde 2. sırada bir üyelik.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) Martin Shulz yine 2. sıradaki yerini bu seçimde de korudu, ama oy kaybederek. Bu iki partinin oylarının toplamı aslında % 53’lük bir oy çokluğuna ulaşıyor. Ancak koalisyon kurmaları mümkün gözükmüyor.