Babalar ve oğullar
Şimdiki “zıpırlar”ın dedeleri tırnakları ile kazıyarak bir yerlere geldiler. Onların oğulları ilk yarıda sırtlarında yük taşıdılar.
Eşleri kapıcılık yapanların kimileri açgözlü ve açıkgözlü idiler. “Az zamanda birçok iş başarıp”, emeksiz kazancın sırrını keşfettiler. İhtirasları akıllarından büyüktü. “Devletin malı deniz yemeyen domuz” mantığı ile hareket ettiler. Namusu ile çalışanlardan da başarılı olanlar oldu, kimi kazandığı ile yetinip kanaat etti, harama uçkur çözmediler, devlet malını “yetim malı” bildiler, yemediler, yedirtmediler. Bunlar sağda da var, solda da. Liberal geçineni de var, milliyetçi geçineni de, dindar geçineni de. Akıllarınca Hacca gider defteri sildirtirler, yolun sonuna varınca tevbe ederler. Hem zaten Allah affedicidir ve affetmeyi sever!
Kaşığı belinde dolaşan birileri helal - haram demediler. Rüşvet, torpil demediler. “Gayeye giden her yol meşru idi” bunlar için. Vurgunlarını gizlemek için, haram malın zekatı olmayacağını, haram malla hayır yapılmayacağını bilmezden gelerek, yediklerinin zekatı etmez bir parayla cami, okul, yurt yaptılar. Oralara adlarını verdiler. Hem Allah’ı, hem de insanları kandırmaya çalıştılar akıllarınca.
Şimdi ne mi yapıyorlar. Korkuyorlar. Paniklediler. Uykuları kaçıyor. Kimileri azgın ihtiraslarının peşinde koşuyor, mafyalaşıyor, tehditler savuruyor. Öfkeleri korkuları kadar büyük bunların.