Bayram ve sonrası
Bayramın ömrü onun enerjisini hayatımızda yaşadığımız kadardır.. Haccın o ruh halini hayatlarında ne kadar yaşatabilirlerse o kadar bereketlidir.. İsra ya da Kadir gecesi de öyle. Ramazan da öyle.. Yoksa o...
Bayramın ömrü onun enerjisini hayatımızda yaşadığımız kadardır.. Haccın o ruh halini hayatlarında ne kadar yaşatabilirlerse o kadar bereketlidir..
İsra ya da Kadir gecesi de öyle. Ramazan da öyle.. Yoksa o günler ve geceler geçince topuklarımızın üzerinde gerisin geriye dönüp, o eski hayatımıza kaldığımız yerde devam ediyorsak, o zaman “vay o namaz kılanların haline ki..” diye başlayan ayeti hatırlamamız gerek..
Birileri günahlara kefaret olacak ameller konusunda yanlış bir yorum yapıyor. “Bir yıl günahımı işlerim, sonra hacca gider defterleri sildiririm” diye bir şey yok.. Allah’ı kandırıyorsunuz siz, haşa.. Haber vereyim o ibadetlerin boşa gitmiştir..
İstediğin haltı ye, bir ay aç kal, 5-10 bin lira harca; Hac diye “turistik bir seyahat” yap, git ağla, dön yine aynı haltı işle.. Bu dinle alay etmektir.. Bu hareket sadece yapanı değil Müslümanları küçük düşürür.. Kötü örnek olur..
Namaz günlük ibadettir. Oruç yılda bir ay, hac belki ömürde bir kez.. Zekat, kazandığın sürece ödemen gereken bir borç..
Din müminin hayatında günde 24 saat, yılda 365 gün süren bir eylemdir.. Uyurken “Bismillah” diye uyur, Bismillah diye doğrulurz yataktan. Sofraya Bismillah diye oturur, Elhamdülillah diye kalkarız.
Aslında Bismillah diye başlamayacağımız hiçbir şeyi yapmamamız, sonunda elhamdülillah demeyeceğimiz hiçbir şeye başlamamız gerek..
Bayramlar güzel de, peki ya sonrası..
Gerçekten Kurban Bayramı vesilesi ile kendi kendimize soruyor muyuz, “bizim İsmailimiz kim” diye.. Hz. Haacer’in o Hz. İbrahim’le birlikte büyük yolculuğunun nefsimizdeki karşılığını sorguluyor muyuz..