Bir tel saç, tırnak ya da bir damla kan!
Biz okuyarak, konuşarak, gözlemlerimizle ve düşünerek, hayal kurarak öğrendiğimizi zannederken, meğer duyu organlarımızın dışında da öğreniyormuşuz. Bu bilgiler beynimize değil DNA’mıza...
Biz okuyarak, konuşarak, gözlemlerimizle ve düşünerek, hayal kurarak öğrendiğimizi zannederken, meğer duyu organlarımızın dışında da öğreniyormuşuz. Bu bilgiler beynimize değil DNA’mıza kaydediliyormuş.
Tesla’nın üzerinde çalıştığı bir proje var. Önce bir kişinin DNA haritasını çıkarıyorlar, sonra da beyninin yaydığı elektromanyetik dalgaların frekansını buluyorlar. Böylece sizin hem DNA’nızdaki yapıyı hem de hücrelerarası elektriksel bilgi aktarımında sizi başkalarından ayıran frekansınızı buluyorlar. Yani sizin IP’nizi kaydediyorlar bir yere bir bakıma.
Sonra size özel bilgisayarda bir program oluşturup, onu suya yüklüyorlar ve siz o sudan 5-10 damlayı dil altına aktardığınızda bu bilgiler beyninize aktarılıyor ve e-water ile beyninize yüklenen bu datalar beyniniz üzerinden canlı organizmaya sinyaller göndererek komutlar veriyor.
Yani, elektronik olarak beyin manipülasyonu gerçekleştiriliyor. Beyne komut verip, hasta böbreğinizin yanında yeni bir böbrek daha oluşturup, hasta böbreği, Ladraskopla alıp yolunuza devam edebileceksiniz. İnsan kendi bedeninde böbrek oluşturabiliyorsa, neden sizden gen alıp koyunda böbrek ürettirip sonra onu size aktarsınlar ki!
Bu bilgi aktarımı sadece e-water ile olmuyor. İpnoz yöntemi ya da bioresonance ile de olabilir.. Bunun başka yolları da var. Subliminal yöntemlerle de data transferi mümkün.