“Biz ne bilek beyim, böyükler bilir!”
Dün “Global çiftlik bank”ı yazmıştım, biliyorsunuz. Bu arada Abdurrahim Karakoç’un bir şiiri geldi aklıma. Rahmetli ile hemşehriyiz. Aynı gazetede yazdık. Karakoç’un, “Bütün...
Dün “Global çiftlik bank”ı yazmıştım, biliyorsunuz. Bu arada Abdurrahim Karakoç’un bir şiiri geldi aklıma. Rahmetli ile hemşehriyiz. Aynı gazetede yazdık. Karakoç’un, “Bütün Şiirleri”ni de ilk ben yayınlamıştım, yayıncılığım sırasında.
Aslında o “sıradan insanlar” bu oyunun parçası olmasalar, bunların kendi başlarına ayakta durmaları, varolmaları mümkün değil. Bunların çevresindeki işbirlikçiler ve saflar aslında bu cinayetin suç ortaklarıdır.
Köpek balıklarının arkasında bir sürü artçılar vardır.
Biliyorsunuz, “Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı”. Bal olmadan zehri kolay yutturamazlar.
Aspirinin etken maddesi, salisilik asit diye bir madde. Onu size yutturmak için, etken maddenin on kat fazlası katalizör madde var.
Onun için denmiştir ki, “haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytandır”. “Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur.” Aslında şairin dediği gibi, “Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu”. Ribası ile sömürü düzeni ile hepimiz bir şekilde bu çarkın içine sürükleniyoruz ve yakamızı da bir türlü kurtaramıyoruz. Varolan “sömürü düzeni” içinde kendimize bir çıkış yolu arıyoruz.