Din afyon mu? (2)
Dün kaldığımız yerden devam edelim.Marks daha 17 yaşında iken yazdığı bir kompozisyonda önemli bir tesbit yapar. Bunu önce bir kenara not edelim.. O sözün ne anlama geldiğini anlamak için o zamanı ve...
Dün kaldığımız yerden devam edelim.
Marks daha 17 yaşında iken yazdığı bir kompozisyonda önemli bir tesbit yapar. Bunu önce bir kenara not edelim.. O sözün ne anlama geldiğini anlamak için o zamanı ve mekânı sorgulamak gerek. O kişiyi doğru anlamak gerek. Kullanılan kelimelerin o günkü anlamına bakmak gerek. Aslında Karl Marks’ın kendine has dinleştirdiği bir vicdanı var aslında. Uğrunda büyük fedakârlıklar yapabileceği, hayatını adayabileceği üst bir manevi değere sahip. Onun için de “Gençler meslekî seçimlerini yaparken ödev şuuruyla hareket etmeliler, kendilerini insanlık için feda edebilmeliler ve nefisleriyle mücadele ederek erdemli olmaya çalışmalılar” diyor.
Marks’a göre Religio “Kalpsiz bir dünyanın kalbi” olmaya aday.. Marks’a göre “gerçek kalp” değil. “Baskı altında ezilen yaratık” bir “kalp”e ihtiyaç duyuyor. Bunun yerini tutacak şeyin o inanç sisteminde değil, hayatın gerçekleri içinde aranması gerektiğini söylüyor..
Marksistler Marks’ı doğru anlamak yerine, ABD’nin oyununa gelip, soğuk savaşta dindarları Marksizm’e karşı “Ehli kitap” propagandası ile yanlarına çekmelerine yardımcı olmuşlardır.
İsmet Özel bir röportajında, özetle “Niye Sosyalist oldu ise onun için Müslüman olduğunu” söylüyor. Aradığı şeyi başka bir yerde aramış, İslam’la tanışınca aradığını orada bulmuş.