Erdoğan sonrası
Belirsizlik söylentiye sebeb oluyor. Son olaylar, yani ABD ile Fırat’ın doğusu ile ilgili kurulan diyalog, HDP’li belediyelere yapılan operasyon ve AK Parti içinde bundan sonrası için yol haritası ve yeni kadrolar konusu ciddi anlamda kafa karışıklığına sebeb oldu.
Kamplaşma, hesaplaşma, Media, STK ve iş dünyası ile kurulan paralel ilişkiler can sıkıcı boyutta!
İzmir yangını, Kaz dağları, Türk Tanıtma Ajansına yapılan atama, AK Parti’nin 18. kuruluş yılı tartışmalarının önüne geçti. Davudoğlu polemiği ise büyüyor. Sahi S400 konusu ne oldu!. Urfa’daki Ortak Karargah neyin nesi!. Döviz fiyatlarının bununla ilgisi var mı? Sorular soru içinde.
“Def-i mazarrat celbi menafiden evladır”. Yeni tartışma başlıkları açmak, yeni tehdit anlamında hedefler ve muarızlar ve muhalifler üretmek bu noktada bana çok mantıklı gelmiyor.
Son zamanlarda çok fazla sağlığı ile Erdoğan, operasyonlarla Süleyman Soylu ve Maliye Bakanı tartışmaların odağındaki isimler. Krizi kontrol edemiyorsanız, döner sahibini vurur. Tıpkı hedefine ulaşmayan Bumerang gibi. Erdoğan’a bu lobi hiç güvenmedi. “Onsuz olmuyor” diye kadroda yer almasına ses çıkarmadılar ama şiir okudu diye siyaset yasağı getirenler onlardı. Daha sonra siyasete taşınmasında da onlar vardı. Fakat işler bekledikleri gibi gelişmeyince o sürecin sonunda 15 Temmuz yaşandı. BOP süreci noktalandı. Şimdi yeni bir süreç örgütlenmeye çalışılıyor.