“Gülen” ve “Gülenist”lerin psikolojisi!
Size bu “Cemaat” denen yapının “Ruh hali”nden, (haşa) “Ruh hastalığı”(!?)ndan söz edeceğim. Ruh hasta olmaz. O Allah (cc)’den bir nefhadır. Mükemmeldir. Bizim tüm sırlarımızla birlikte...
Size bu “Cemaat” denen yapının “Ruh hali”nden, (haşa) “Ruh hastalığı”(!?)ndan söz edeceğim. Ruh hasta olmaz. O Allah (cc)’den bir nefhadır. Mükemmeldir. Bizim tüm sırlarımızla birlikte geldiği yere geri dönecektir.
Hasta olan canımız, nefsimiz, aklımız olabilir. Hasta eden de mikroplar olduğu gibi, Hannas’ın vesvesesi, şeytanın iğvası müfsit insanların ifsadı olabilir..
Peki, FETÖ’cülerin halini neyle izah edeceğiz? Bir yanı ile “akıllı” gibi görünen bu kişilerin “akılsızca” işlerini nasıl anlayacağız, nasıl açıklayacağız?
F. Gülen “hasta” biri, şizofren bir megaloman. Bir psikopat. Belli merkezler onu kontrol altında tutuyor.. Onun peşinden gidenlere gelince, onların hali yürekler acısı.
Profesyoneller ve kriptoları ayrı bir kategoride değerlendirmek gerek.. Birileri “iş”ini yapıyor, ya da “rol”ünü oynuyor. Gerçekten bu işe inanan, profesyonel ve kriptoların oyuncağı olan onbinler var. Profesyoneller ve kriptolar, rüyalar uyduruyor, bir takım “meczuplar” (hipnoz edilmiş ya da katolipnotizma ile kendilerini hipnoz etmiş olabilirler) sözkonusu “cemaat” olunca kişilik değiştiriyorlar. 2. kişilikleri söz konusu olduğunda orada akıl yok. Her şeyin bir bahanesi var.. “Hz. Yusuf’un imamlığında namaz kıldık diyorlarsa o da o sırada oradadır ve kendisi de görmüştür”. Görmeyen de zaten görmediğini söyleyemez. O günahkârdır. Kalp gözü kapanmıştır. Şimdi bu günahı bir sır gibi saklayarak tevbe etmesi gerekir.. Herkesin gördüğü bir şeyi o görmemişse bu onun zaafıdır. Yeni bir yanlış onun 2. bir şefkat tokadı yemesine vesile olabilir.. Abileri, cezaevi imamları kendilerine bir şey söylüyorsa, bunu sorgulayamazlar, o “büyük imam”dan, peygamberden, Cebrail’den gelen bir haber olabilir. Bu sırrı sorguladıklarında yanarlar.. O sırra vakıf olmaları için sır tutmayı bilmeleri, sabırlı olmaları ve kendilerine gösterilen yolda yürümeye devam etmeleri gerekir.
Bilmezler ki, “keramet” zannettikleri şey, Rubin’in katiplerinin uydurduğu senaryolardan başka bir şey değildir.. Kalkancı tarikatının kerametlerini de Sisi ve T. Güney uyduruyordu. Bunların anlattıklarının bir kısmı Hannas’ın vesvesinden başka bir şey değil. Bir kısmı ins ve cin şeytanlarının uydurulmuş dinlerinin menakıp kisvesine sokulmuş hikâyeleridir. “Sakınalım ki şeytan bizi Allah’la aldatmasın”. O peygamber sözlerini değiştirip Peygamberle, içi boşaltılmış menakıplarla bir alimin, şeyhin sözü ile de gelebilir.