İkonoklazma’dan bugüne..
Dün Ayasofya’dan girdik, İkonoklazma’dan çıktık.Şu İkonoklazma konusu önemli. Bizdeki şekli ile “Put kırıcılık”.. İnsanoğlu gariptir, “putunu kendi yapar, kendi tapar”.Kur’an, din...
Dün Ayasofya’dan girdik, İkonoklazma’dan çıktık.
Şu İkonoklazma konusu önemli. Bizdeki şekli ile “Put kırıcılık”.. İnsanoğlu gariptir, “putunu kendi yapar, kendi tapar”.
Kur’an, din büyüklerinizi “İlah ve Rab edinmeyin” der. Yani putlaştırmayın. Allah’tan başka kimse mutlak, ezeli ve ebedi değildir. Sadece resim ve heykeller put olmaz, para, kadın, makam, hatta peygamberler bile put edinilebilir. “Üzeyir’e Allah’ın oğlu” demediler mi? Haşa Hz. İsa’ya ulûhiyet isnat etmediler mi? Kur’an-ı Kerim’deki “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” ayeti üzerinde düşünmek gerek, bu konu ile ilgili.
İkonoklazma Bizans’ta yaklaşık 120 yıllık bir dönemi kapsayan ve antik mabetlerle kiliselerde büyük tahribatlarla sebep olan bir olay. Bizans’ın sanat tarihi ve kilise mimarisi yanında din algısının da bu olaydan ciddi bir biçimde etkilendiği görülür. İkonoklazma; etimolojik olarak ‘ikon’ sözcüğünden üretilmiş bir kavram. Aslında bu kavram iki kelimenin birleşmesinden oluşuyor.. Latince ‘eikon’ yani Fransızca/Türkçeleşmiş şekli ile ‘imge/imaj’ sözcüğünden türeyen” “ikon” ve yine, bir Anadolu uygarlık dili olan Likca ‘klao’, yani ‘kırmak, yok etmek’ sözcüklerinin birleşmesiyle oluşuyor. İkonalar; Doğu Kilisesi’nde İsa, Meryem, Azizler, Havarilerin resimleri ile İncil’de anlatılan dini muhtevaya sahip hikâyelerin duvar ya da tuvale yapılan sembolik tasvirlerinden oluşuyor.
Ayasofya ikon geleneği açısından o dönemde mabedler mabedi olma özelliği itibarı ile her yönden kendinden sonrası mabedlerin inşasına örnek olmuştu. Ayasofya Roma döneminde “İmparatorluk Kilisesi” olması nedeniyle imparatorların taç giyme merasimlerinin yapıldığı bir mekândı. 4. Haçlı Seferi sırasında İstanbul, Latinler tarafından 1204-1261 yılları arasında işgal edildi. Latinler kenti de, başta Ayasofya olmak üzere mabedleri de yağmaladılar. Gülen Haçlılar kimsenin malına, canına, namusuna el uzatmadı” diyor ama, kendi dindaşlarının malına da kutsallarına da el attılar. Tarih, F. Güleni yalanlar.. 1261 yılında İstanbul tekrar bu Latin istilacılardan kısmen kurtarıldığında, Ayasofya ve şehir harabe halindeydi. İstanbul fethedildiğinde de mabedler yıkık ve şehir harabe haldeydi. İstanbul sokaklarında gençler “Başımızda kardinal şapkası görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğ tutarız” diye gösteri yapıyorlardı.