“İnni küntü minezzalimin”
Bırakalım şimdi Ankara’yı. Evet, olan oldu. Şimdi bundan sonra ne yapacağız ona bakalım. Topyekûn bir uyanışa ihtiyacımız var. İnşallah bunu başarırız. Allah yardım eder...
Bırakalım şimdi Ankara’yı. Evet, olan oldu. Şimdi bundan sonra ne yapacağız ona bakalım. Topyekûn bir uyanışa ihtiyacımız var. İnşallah bunu başarırız. Allah yardım eder, kaldığımız yerden devam ederiz.
Halimiz şu: “Al birini, vur ötekine.” Birbirimize benziyoruz. Yurttaş da zaman zaman yanlış yapıyor, yönetim de. Bunun iç güç boyutu da var, dış güç boyutu da. Şu döviz örneğine bakalım. Cari işlem belli. Merkez Bankasının teminat olarak tuttuğu rezervleri var. Zaman zaman yüklü ödemeler yapması gerekiyor, kamu ödemeleri için, piyasanın da ödemeleri var. Bunlar üst üste gelince talep artar, fiyat da artar. Bunu fark eden içimizdeki yamyamlar, bilir ki, döviz yükselecek, dövize yatırım yapar. Emeksiz kazanç elde edecek. Bunu fırsat bilen PKK, FETÖ de bu işe müdahil olur. Kambersiz düğün olur mu, uluslararası Türkiye karşıtı finansal tetikçiler de işe müdahil olunca olacak olan budur.
Yani tek başına dış güçlerden de ibaret değil sorun. Evet, dış güçlerin içimizde onların ajanları da var. Şu kesim, bu kesim değil, biz hepimiz sorumluyuz.
Peki, bu dönemde bizim vakıflarımız, derneklerimiz, sendikalarımız, odalarımız, basınımız, iş adamlarımız üzerine düşeni yaptı mı? Tarikatlar görevini yaptı mı? Bu kötü gidişe neden “dur” demediler. Onların önemli bir kısmı “ganimet” peşine düştüler, kadrolaştılar.
Bakın, ayet “Dualarınız olmasaydı ne işe yarardınız ki” der. Peygamberimiz de “Kabul olmayan duadan Allah’a sığınırım” der. Bu adamlar zaten dua etmiyorlar da, dua etseler de duaları da kabul olmaz. Allah’tan dua ile bir şey istiyorsanız, Allah o şeyde hayır murat etmesi için sizin o konuda üzerinize düşen şeyi yapmanız vacip olur. Zira “Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister.” Biz dua da edeceğiz, zikir de dilimizden düşmeyecek, ama Allah’ın bizden istediği, resulün öğrettiği gibi.