İyi bir haberim var
Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde ısrarla altını çizdiğim, Katılım Bankacılığı ile ilgili bir konu vardı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak “Yeni Ekonomi Programı’nı açıklarken...
Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde ısrarla altını çizdiğim, Katılım Bankacılığı ile ilgili bir konu vardı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak “Yeni Ekonomi Programı’nı açıklarken “Katılım Bankacılığının yaygınlaştırılması maksadı ile yeni iş modeli/pencere sistemi uygulamasına yönelik düzenlemeler yapılacaktır” dedi. Bu proje “sağlıklı ve sürdürülebilir büyüme” ve “daha adaletli paylaşım” için bankacılık alanında yeni bir adım atılıyor.
Bu konu kimsenin pek dikkatini çekmedi sanki. Tabi herkes dövize odaklanmıştı. Mesela büyüme ve işsizlik verileri ile ilgili değerlendirmeler de gölgede kaldı.
Bana göre “kriz yok” demek, en azından borcunu ödeyemeyen esnaf ve konkordato talep eden işadamları, ya da teminatını yakıp kazandığı ihaleden çekilen birileri için çok gerçekçi değil. Erdoğan’ın haklı olduğu nokta şu, bu kriz iç dinamiklerden kaynaklanmıyor. İktisadi bir saldırı altındayız. Bu kriz başımıza bela edilen, Türkiye düşmanı çevrelerin ürettiği bir krizdir.
Şunu da görelim, bu vesile ile uluslararası ekonomik düzenin nasıl bir şey olduğu bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı. İnşallah direnecek ve kazanacağız.. Yani bu kriz, işyerine hırsız giren bir esnafın krizi gibidir. Yine topyekûn bir saldırı ile karşı karşıyayız. Bunun Gezi’den, ya da 15 Temmuz’dan farkı yok. 15 Temmuzun, Gezi’nin arkasında kim varsa bu krizin arkasında da onlar var. Yani bu kriz iç dinamiklerin krizi değil, kriz lobilerinin başımıza bela ettiği ekonomik bir saldırı ile karşı karşıyayız.
Bu konuda şöyle bir düzenleme yapabilir miyiz? Mesela bu olay yaşanmadan önce yapılan anlaşmalar ve ihaleler sebebi ile dövizle borçlananlara Merkez Bankası, 1 yıllık faizsiz borç ya da işlem için kullanmak üzere faizsiz kredi veremez mi? 1 yıl sonra durum tekrar değerlendirilir.