Luther’e göre “Türkler”
Dün kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu makaledeki “Türk” algısı ve vurgusu Lutheryen bakış açısından aynen aktarılmaktadır. Makale tercümesi Prof. Dr. Hikmet Tanyu’nun sözkonusu makalesinden...
Dün kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu makaledeki “Türk” algısı ve vurgusu Lutheryen bakış açısından aynen aktarılmaktadır. Makale tercümesi Prof. Dr. Hikmet Tanyu’nun sözkonusu makalesinden aynen aktarılmıştır. ‘Türkler’ adlı parça, Luther’in 1912-1921’de Weimarda basılan, “Luthers Tischreden” (Luther’in Masabaşı Konuşmaları) adlı eserinin 1. Cilt 904. sayfasından alınmıştır. Makale, aslında 1527 yılındaki “Türklere karşı savaşlar hakkında”, 1529’daki “Türk tehdidine karşı teselli edici Zebur yorumları”, Yine 1529’daki “Türklere karşı savaşta dikkat edilmesi gereken hususlar” ve 1541’de “Dualarımıza Türkler ve Türklere karşı ikazlar ve hatırlatmalar” başlıklı konuşma metinlerinden oluşmaktadır. Bu konuşma metinleri, o zaman derlenmiş ve kayda alınmıştır.
“Türkler” başlıklı makale şöyle:
“Ah keşke, böyle kuvvetli bir düşmana karşı durmak ve bizzat ona savaş açmak için Prensler ve Hükümdarlar daha bir becerikli ve daha bir başka teçhizatlı olsaydılar ve böyle küçücük birliklerle hücum etmeseydiler. Çünkü Türk, hakir görülecek, beceriksiz ve önemsiz bir düşman değildir. Daniel’in dediği gibi: (Tevrat’ta bir kitabı olan, bir Musevi Peygamber M.Ö. 2. Asır. Daniel bu kitabında, büyük bir düşman gelecek, bu düşman son zamanda Ahir zaman / son gün) gelecek diye kehanette bulunur. Luther bu kitaba büyük bir önsöz hazırlamıştır. Kitapta bahsedilen “büyük düşman”ın Türkler olduğunu açıklıyor ve bunun için, “kıyamet yakındır” diyor. Daniel:7,21) “Ona, Tanrı’nın Azizleri’ne karşı durma görevi verildi.” Bunun için onun şansı ve başarısı çok büyüktür, görünüşü de öyle, bir Tanrı gibi ve kutsal. Çünkü biz Hıristiyanları, putperestler ve putlara hizmet edenler nazari ile hor görür ve alay eder. Tanrının üç tahtı ve makamını kurar; Hıristiyanlığı sola oturtur, daha sonra gelen ve onu takip eden Muhammed’i sağdakine, daha önce gelmiş olan İsa›nın Hükümranlığı’nın üzerine oturtur. Bu sebebten Türkler yeminlerini, göğü ve yeri yaratan Tanrı›ya ve O’nun kulu olan Muhammed’e ve semadan gönderilen 84 Peygamber üzerine yaparlar ve yerine getirirler. Böyle bir düşmanın güç ve kudretine karşılık, biz bütün Almanlar, tembel tembel geviş getiren dişi domuzlar gibi işsiz güçsüz dolaşıyor, oburca tıkınıyor, hayvan gibi yiyor, içiyor, türlü kötü niyet ve arzularımızı yerine getiriyor, hiçbir şeyi ciddiye almıyoruz, bunun yanında, zavallı Alman askerleri çok acıklı durumlara düşüyor ve büyük yenilgilere uğruyor. Çünkü Türk, 30 yıl içinde o kadar kudret kazandı ki, Mısır’ın, Arabistan’ın, İran’ın, Asya’nın ve bütün Yunanistan’ın hakimi oldu.
Almanya her devirde, en iyi devlet ve millet olmuştur, fakat artık bu durum sona erecek, Truva gibi: Artık bitti! denilecek. (Fuimus Troes, iacet Ilium ingens) (Biz Truvalılardık, kudretli Ilion (Truva) yere serilmiş yatıyor (Vergil, Aenei. 2,325). Allah’a yalvaralım, bize ders vermek için, böyle feryatlardan, zor durum ve felaketlere düşmekten korusun.) Eğer Türk Almanya’ya gelirse, bize iyi bir tokat atar. Fakat o Almanya’yı ele geçiremez, Çünkü o halk (Türkler) çok kötüdür. Türk gelirse, Ferdinand tarafından cezbedilmiş olmaz, bil’akis kendiliğinden gelir ve bizi teşvik ederek savaşmamıza sebep olur ve bizi müdafaaya zorlar. Fakat bunun anlamı şudur: Kılıcı çeken vurulur ve seve seve yenilir. Fakat ben yine de endişe duyuyorum. Çünkü bizde Tanrı buyruğuna karşı büyük bir saygısızlık, Papa ile işbirliği yapan papazlarda Tanrı’ya karşı küfür, Tanrı’nın on yasağından birincisine ve diğer emirlerine karşı korkunç günahlar mevcut; bütün bunlar ruhumu sıkıyor ve kalbimi hasta ediyor. Tanrı bize yardım etmezse mahvoluruz.
Buna rağmen, ilk olarak Türk’ün kudretini üstüne kurduğu boş gururu ve Ferdinand’ın fakirliği beni teselli ediyor. Çünkü bizim yüce Tanrımız’ın bir tabiatı ve usulü vardır, kudretli olanı tahtından indirir. Diğer yandan Türk’ü memlekete cezbeden, Papa ve Fransızlardır. (1. Franz (Fransuva) ile ünlü Padişah Kanuni Sultan Süleyman 1543’Ie anlaşma yaptılar. Buna karşılık Şarlkent de İngiltere ile anlaştı. Türkler Şarlkent’i Cezayir’de bozguna uğrattılar). Bunun için Tanrı bize yardım etsin!
Şimdi Türklerin geleceğine dair kesin haberler geliyor. Şimdi Papa taraftarları konuşacaklar, Türkler benim verdiğim öğütler yüzünden geliyorlar, Luther’i ve vaazlarını imha etmediklerinden, Tanrı Almanya’yı cezalandırmak için onları gönderiyor. Bunun üzerine, derhal üstad Faber Schmid (Asıl adı Johannes Fabri (1478-1541), 1518’den beri Konstanz’da Papa’nın baştemsilcisi, 1530’da Viyana Piskoposu, Luther’in ve İsviçreli Reformatörlerin hasmıdır). Rotzloffel (Asıl adı Johannes Coehlaeu, eski adı Dobeneck (1479-1552), humanist ve teolog, Luther’in aleyhtarlarından, Reformatörler hakkında ilk polemik Biografi’nin yazandır) ve diğerleri, merasimler, dini yürüyüşler tertip edecekler. Allah’ım bunlara karşı ne yapacak? Ben de Türklere darbe indirmeyi çok istiyorum; fakat şimdi nasıl dua edeceğimi bilemiyorum, çünkü halkımız dua etmeyi istemiyor ve bilmiyor. Ferdinand›ın memleketi kaybetmesinden korkuyorum. Onlar isteseler de, bir başkasına sahip olamazlar. Bir kehanetimin gerçekleşmesinden korkuyorum, çünkü o vakit söylemiştim: Kaiser Almanya’dan, Luther taraftarlarını zorla ortadan kaldırmalarını talep ediyor; bunu yapamazsa, bizim hepimizi Türklerin ağzına atacaktır. Almanya kan içinde yüzünce, bu Papa’nın hoşuna gidecek ve iyi bir eğlence olacak. Fakat ben Tanrı’ya güveniyorum, O, Türkleri yenecek ve onları sindirecek”