Nevruz ya da
Yeni Akit Gazetesi Yazarı Abdurrahman Dilipak'ın bugünkü (22.03.2022)''Nevruz ya da'' başlıklı yazısı.
Batı Mart ayını “Savaş tanrısı”na adamış. Aynı zaman bizim için Nevruz yani doğuş, uyanış bayramıdır.
Biri karlar erirken ölmeyi, öldürmeyi esas alır, öteki kardelenlerin kar altında uyanışını.
Nevruz, yeni gün, bahar bayramının habercisidir. Dallar çiçeğe durur, böcekler ötmeye başlar. Tabiat uyanır.
Bizim geleneğimizde ekin ekilirken, ya da hasad mevsiminde, ya da hayvanlar kuzularken “hayata saygı” gereği, savaşa çıkılmaz. Bizde sahih gelenekte, savaştan arındırılmış zamanlar ve mekanlar vardır. Batı uygarlığının karakteri Ateştir. Doğu Toprak, İslam Su, Seküler, hayatı oyun ve eğlence olarak görenler Havai karakterdirler.
Mesela bizde Şubat sonundan başlayarak Mart ortalarına kadar, havaya, suya, toprağa Cemre düşer. Bu havaların ısınmaya başladığına işarettir. 21 Mart Nevruz’du mesela. Bahar bayramı olarak kutlanır bizim coğrafyamızda.
İngilizce şehidlik “Martyr” şeklinde ifade edilir. Bu kavram savaşla ilgilidir. Burada tam olarak “Şehidlik” anlamı yoktur.
Yani “Allah’a adanmış bir ölüm” anlamı yok, Kıral için, şan-şeref için ölmek de bu anlamda bir kahramanlık vesilesi olarak görülür.
Faşist “Kara gömlek”li “İzci”ler, Romüs ve Romülüs’e benzetilerek “Yavru Kurtlar” olarak, Mart ayında “Marş” söyleyerek doğayı keşfe/fethe çıkarlar. Bizdeki Kara Gömlekli Yavru Kurtlar aslında İtalya’daki Mussolini gençliğinden mülhemdir. Kara Gömlekliler “Partizan gençliği” ifade eder. “Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar” marşı ile biz de birerli kol, dağ yürüyüşüne çıkardık. “Anadolu yaylalarında, ayakları ile şaraplık üzüm ezen Normandiya köylülerini arayan” Kemalistlerin hayallerini gerçekleştirmek için Yavru Kurtlar olarak!?