Oyunu gördüm
Gündem sıcak. Terör dalgası İstanbul’a ulaştı. Aynı saatlerde Yeni Akit ve Yeni Şafak’a yönelik silahlı, bombalı saldırılar gerçekleştirildi. İki basın yayın organına saldırı...
Gündem sıcak. Terör dalgası İstanbul’a ulaştı. Aynı saatlerde Yeni Akit ve Yeni Şafak’a yönelik silahlı, bombalı saldırılar gerçekleştirildi. İki basın yayın organına saldırı sıradan bir saldırı olmasa gerek.. Siyaset gündemi oldukça sıcak. Savaş ve terör bir arada, derin ve paralel eş güdüm içinde hareket ediyor sanki.
Deniyor ki, Türkiye ve Suudi Arabistan, DAEŞ’e karşı karadan operasyona hazırlanıyor.
Hani DAEŞ’i bahane ediyorlar ya, tamam DAEŞ’i biz hallediyoruz. Buyurun şimdi Esed ve PYD’yi tasfiye edelim. Musul Petrolü terör örgütünün elinden alınsın hak sahiplerine verilsin.
DAEŞ batılıların bahanesi olmaktan bir an evvel çıkartılmalıdır. Türkiye bu konuda ilk adımı atıyor. Bu adım bölgedeki bütün dengeleri değiştirecek. Uluslararası koalisyon gerçek hedeflere yönelecek..
Bu adım Türkiye’nin Suudi Arabistan’la yakınlaşmasından hemen sonra geldi.. Bu adımın ardından İran’ın ve Lübnan Hizbullahının bölgedeki faaliyet alanı da daralacak.
Daha önce de yazdım, Suudi Arabistan Türkiye ile birlikte bölgede yeni ve güçlü bir aktör olarak oyuna dahil oluyor.. Tabi Suudi Arabistan’ın kalıcı, sürdürülebilir bir gelecek için yapısal değişikliklere gitmesi de şart.
Suudi Arabistan, Arap ülkeleri içinde belirleyici bir role sahip.. Öncelikle İslam Konferansı’nın merkezi bu ülkede ve konferans üzerinde belirleyici etkiye sahip bir ülke.. Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki yakınlaşma İslam İşbirliği Konferansı’nın aktive edilmesi açısından da hayati bir öneme sahip.
Aynı zamanda Arap Birliği’nde de Suudi Arabistan’ın önemli görmezden gelinemeyecek bir ağırlığı var. İslam Konferansı ve Arap Birliği içindeki ağırlığı ile Afrika Birliği üzerinde de dolaylı bir etkiye sahip. Afrika’nın en zengin ülkelerinden bazıları aynı zamanda Arap ülkesi ve İslam ülkesi.
Türkiye ile Suudi Arabistan’ın yakınlaşması, İran’ın yayılmacı Şia politikasına karşı bir güvence oluşturması yanında, El Kaide ve DAEŞ örneğinde olduğu gibi radikal Vehhabi yayılmacılığına karşı da bir güvence oluşturmaktadır.
Kuşkusuz her iki ülkenin kendi arasındaki ilişkileri de başlı başına ciddi bir anlam ve değer ifade etmektedir.
İki ülke arasındaki ilişkilerin, İslam Konferansı’nda yeni açılımlara kapı aralaması da beklenmektedir. İslam ülkeleri arasında savunma sanayi işbirliği, İslam barış gücü, İslam ülkeleri insani yardım ve acil çağrı gücü, teröre karşı ortak eylem planı gibi konular bölge barışı için hayati önem taşımaktadır.