Oyun’u görmeden Oy’unu verme!
Yeni Akit Gazetesi Yazarı Abdurrahman Dilipak'ın bugünkü (05.06.2022)''Oyun’u görmeden Oy’unu verme!'' başlıklı yazısı.
Bu seçimler Türkiye için tarihinin en kritik seçimlerinden biri olacak.
Oylanan kişinin kendi geleceğinden, devletinizin geleceğinden, barışın, adaletin, hürriyetin geleceğinden insanlığın geleceğine bir seçim olacak.
Bunların ipiyle kuyuya da inilmez, siyasete de. Şu Global Restçilerden, TransHumanistlerden, MetaVerse’cilerden söz ediyorum. Bunlar “yalancı insanlar”dır.
Ellerinde Kızılderililerin kanı, kara derililerin gözyaşları ve sarı ırkın çalınan alın terinin izleri vardır.
Lady Macbeth’in şu sözlerini hatırlayın: “Hâlâ kan kokuyor ellerim. Dünyanın hiçbir kokusu gideremez bu küçücük elimdeki kokuyu.” William Shakespeare 400 yıl önce yazmış Macbeth’i. Macbeth, İskoçya kralı olan Duncan’ın sadık bir komutanıdır.
Norveç ordularına karşı kazandığı kanlı bir zaferden yakın dostu Banquo ile dönerken üç cadıyla karşılaşır.
Bu üç cadı, Macbeth’in ilk olarak Cawdor Beyi, ardından da kral olacağını, lakin krallık mertebesinin elinden Banquo’nun oğlu tarafından alınacağını söylerler. Macbeth, ilk başta bu kehanete kulak asmasa da, isyan çıkarmaya çalıştığı için ölümle cezalandırılan Cawdor Beyi’nin yerine atandığını öğrenince cadıların söylediğinde gerçeklik payının olduğunu düşünmeye başlar. Diğer kehanetlerin de yerine geleceğine inanan Macbeth’te kral olma hırsı ile elini kana bular. Machbeth önce iktidarı ele geçirmek, sonra da iktidarını korumak için insan öldürmeye devam eder. Gelen gideni aratmıştır. O yaldızlı sözler karşılıksız çek gibi kalmıştır. Bu durum halkın kendinden nefret etmesine sebep olur. Halk ondan korkar, evet korkar ama korkunun yanında mutlaka olması gereken sevgi yoktur, tersine nefret vardır. Aslında Macbeth kadın ve erkeğin güç ve iktidar uğruna aldanış ve aldatışlarının hikayesidir.