Ramazan ve Media
Din dediğin nedir ki, biraz “aşk”, biraz “vicdan”. Sevgi, merhamet vs.Sahi, onlar diğer inançlarda da yok mu? İslam’ın alamet-i farikası ne? İbadet, zikir, dua.. Onlar bir şekilde öteki inanç...
Din dediğin nedir ki, biraz “aşk”, biraz “vicdan”. Sevgi, merhamet vs.
Sahi, onlar diğer inançlarda da yok mu? İslam’ın alamet-i farikası ne? İbadet, zikir, dua.. Onlar bir şekilde öteki inanç sistemlerinde de var. Nedense akaid yani iman boyutu ve muamelat boyutu pek konuşulmuyor. Hatta ahiret boyutu da Media’daki Ramazan gündeminde yok.
Belediyelerin “Ramazan etkinlikleri” artık biraz sokak iftarları ile vicdan şovu, biraz, şarkılı türkülü, sema gösterili kültürel etkinliklere dönüşmüştü, büyük ölçüde. Tasavvuf sohbetleri dedikleri dinle soslanmış hümanizmden başka bir şey değildi.
Bu işin sağı-solu kalmadı. Sağ-sol anlamını kaybetti. Konjonktürel olarak her türlü kullanıma hazır sosyal yapılardı bunlar. İdris Küçükömer’e göre zaten roller değişmişti. Kaldı ki bu değişim kalıcı da değildi. Yine Küçükömer der ki, “yurttaşların %30’u memur, %30’u mürid, %30’u militan.”
Memur dediğin iktidara göre kılık değiştirir. Gelen ağam, giden paşam. Kıral öldü ise yaşasın yeni kıral. Kutsal devletin, laik de olsa kutsanmış ruhanileri onlar.
Müridlerin kutsal davalarından daha önemli kutsal manevi önderleri vardır. Militanların kutsanmamış da olsa uğruna öldükleri ve öldürdükleri bir kurtarıcı ideolojileri vardır ve devrim yolu ile iktidarı ele geçirmek isterler. Uluslararası sistem bu sacayağı içinde kurduğu dengeler ve çatışmalarla her zaman ayakta kalmayı başarır. Malum Media ise, genel anlamda bu Şeytani oyunun cazgırlığını yapar.