Saflar netleşirken
Hangi dostluk ve hangi ittifak. Erdoğan, ABD’ye giderken “Dostumuz ve Müttefikimiz” diyordu ABD için, bugün “ya paramızı geri vereceksiniz, ya da F-35’i diyor ve ekliyor, bizim boşa harcayacak, saçıp savuracak...
Hangi dostluk ve hangi ittifak. Erdoğan, ABD’ye giderken “Dostumuz ve Müttefikimiz” diyordu ABD için, bugün “ya paramızı geri vereceksiniz, ya da F-35’i diyor ve ekliyor, bizim boşa harcayacak, saçıp savuracak paramız yok”.
ABD bizim dostumuz ya, “dost arzusu bize emirdir”. Fulbright Anlaşması imzalanacaaak, imzala diyorlar imzalıyoruz. Kore’ye asker gönderileceeek, gönder, gönderiyoruz. IMF’ye kurucu olunacaaak, başım gözüm üzere. NATO’ya girileceeek, emriniz olur, İsrail’i tanıyacaksınıııız, hay hay! Başüstüne, DSÖ’ye diplomatik dokunulmazlık vereceksiniz ki, her türlü vergi, denetim muafiyeti olsun. Dilediği kurumla doğrudan ilişki kurabilsin. Yargı muafiyeti olsun! Başka bir arzunuz! CEDAW, İstanbul Sözleşmesi, Lanzarotte, ne lazımsa getirip imzalayalım. Tercümeyi kontrole bile gerek yok, eskiden de böyleydi, tek parti döneminde yasalar gerekçesiz olarak meclise getirilip, müzakeresiz olarak, oybirliği ile kabul ediliyordu, hem de tercüme hataları ile birlikte. Batılılaşıyorduk ya! Bugün de aşıda yapıyorlar ya, hem mecbursun, hem de sorumluluk sana ait. Şapka giyileceeek, giy. Giymek zorundasın...