Sermaye, STK, siyaset
CHP’liler düne kadar “Din-devlet” ilişkisi diye kendilerine göre bir “sorun” icat etmişlerdi. Aslında Laikliğin objesi Din-Devlet değil, Katolik inanışında, egemen bir devlet olan “Kilise Devleti / Vatikan” ile “siyasi devlet” arasındaki paylaşım, çatışmama işbölümünü ifade ediyordu...
Biri yercil egemenliği, ötekisi Tanrısal egemenliği temsil ediyor. Bu ilişki ruh ile beden arasındaki ilişkiye benzetiliyordu. CHP ruh ile beden, akılla vicdan arasındaki çatışma üzerine bir ütopya üretmişti. Bunun adını da “çağdaşlık” koymuştu.
Biz cumhuriyetin başından beri bu işi çözemedik. Laiklik adına, Kemalizm’i dinleştirdiler. “Türk’ün dini Kemalizm” olacaktı. Bir Amentü bile yazdılar. Meddahları “Anıtkabir Kâbe’miz” diye şiirler yazıyorlardı. “Kâbe Arabın olsun, Çankaya bize yeter” diyordu bazıları da! Türbeleri kapattılar ama yerine Anıtkabir yaptılar.
Sadece devletin dinle/dindarla ilişkisi sorunlu değil. Devletin STK ile de, medya ile de başı dertte. Hatta siyasi örgütlerle de başı dertte. Fırsatını buldukça demokrasiye balans ayarı çektiler. Şartlarını oluşturunca da darbe yaptılar. Her darbeden sonra partiler, meclis bile kapatıldı ama kapatılmayan tek kurum Mason locaları oldu ve ilk kurulan ara rejim hükümetlerinde hep Masonik CHP’liler bakan oldular.