Tıbbı nebevi
Hemen baştan belirteyim ki, “Tıbbı nebevi” diye kategorik olarak bir “Tıb” yok. Nübüvvete dayalı bir Tıbb değil ama, nebilerin beslenme alışkanlıkları, uyguladıkları sağlık kuralları...
Hemen baştan belirteyim ki, “Tıbbı nebevi” diye kategorik olarak bir “Tıb” yok. Nübüvvete dayalı bir Tıbb değil ama, nebilerin beslenme alışkanlıkları, uyguladıkları sağlık kuralları ve tavsiyelerinden yola çıkılarak Nübüvvetle ilişkilendirilmiş bir tıbbi duyarlılıktan söz edebiliriz.
Yine Kur’an-ı Kerim’de ve diğer mukaddes metinlerde beslenme ve sağlıkla ilgili önemli bilgiler verilir. Emirler ve yasaklar vardır. Bu hükümlerden yola çıkarak, bu düzenlemeleri esas alan yaklaşımlara “Tıbbı Nebevi” demek, bana göre aykırı bir tanım olmaz. “İbrahimi gelenek”te de buna ilişkin birçok ayrıntı bulabiliriz. Mesela oruç başlıbaşına bir sağlık düzenlemesidir. Peygamberimiz Hz. Davud aleyhisselamın yaptığı gibi, bir gün oruç tutar, bir gün yerdi. Bu gelenekte iki öğün yemek yendiğini, sağ elle yendiğini, tuzla başlandığını, önce tatlı veya meyve yendiğini, iki hayvansal gıdanın mümkün olduğu kadar aynı öğünde yenmediğini biliyoruz.
“Tıbbı Nebevi” tanımını bir fıkıh olarak anlamamak gerek. Yani dini anlamda bir düzenlemeden söz etmiyoruz. Bir gelenekten söz ediyoruz. Ve tabii, bu geleneğin aynı zamanda dini, tarihi, geleneksel kökleri de olacaktır.
Bizim doktor dediğimiz kişi, bizim dilimizde “Hekim” olarak tesmiye edilir. “Hikmet sahibi” demektir. “Bilgi sahibi” olmaktan öte bir anlam taşır. Ve Nebevi gelenekte “hikmet Müminin yitik malıdır ve nerede bulursa alır”
Dolayısı ile gerek İbrahimi gelenekte olan, gerekse farklı gelenekten gelen insanların, vahye aykırı olmayan tecrübelerinden peygamberler zamanında diğer müminlerin yararlandığı gibi, biz de yararlanabiliriz..