Asrın Hüsranının Hikâyesi: FETÖ
“Hüsr/an sermayenin elden gitmesi/iflas.” (Tefsir-i Kebir Müellifi Fahreddin Razi)1960'ların sonuna doğru 50 yıllık plan için Fetullah Gülen'e asrın (ihanet) rolünü verdiler. Gülen bölünen Nur hareketi...
“Hüsr/an sermayenin elden gitmesi/iflas.” (Tefsir-i Kebir Müellifi Fahreddin Razi)
1960'ların sonuna doğru 50 yıllık plan için Fetullah Gülen'e asrın (ihanet) rolünü verdiler. Gülen bölünen Nur hareketi içinde hem yer buluyor, hem de sahte gözyaşları ile kendisinin farklı olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. Bilhassa MASON'ların –ki 80 yıl boyunca devlet yönetiminde hep bunların sözü geçti- ve istihbaratların yardımıyla Fetullah Gülen palazlandı. 1980'lerin sonunda ise Fetullahçılar artık diğer Nurcuları karşılarına alabilecek güce ulaşmıştı. 1990-2000'li yılları anlatmama gerek yok.
“Gülenizm”in teolojik alt yapısı, son 30 yılda devletin emniyet, istihbarat, yargı kurumlarını bir bir ele geçirenler bu kurumlardan “ileride vuku bulacak olayları” Gülen'e bildirerek oluşturdular. O da kendisine gelen bu tür bilgi ve belgelerle önemli olayları çok önceden (kable'l vuk'u) haber vererek bağlılarını, “Hocaefendi! Allah ve peygamberle sürekli görüşme halinde!” olduğuna inanmaya sevk etti.
Kahir ekseriyeti ilkokul düzeyinde din bilgisi dışında dini bilgiye sahip olmayan gençler ve insanlar Gülen'i insanüstü bir konuma hatta peygamberlik üstü makama taşıdılar. Din adına öğrendikleri her şey “cemaat!” evlerinde öğrendiklerinden ibaret olan bu insanlar Fetullah Gülen'in “emin” sıfatlı olduğuna inandılar.
Kısacası bağlıları Fetullah'ı öyle yüceltmişlerdi ki onu nereye sığdıracaklarını bilmiyor, onun için ne yapabileceklerine karar veremiyorlardı. Öyle ki bağlıları anne-babalarından, eş ve çocuklarından, iman ve haysiyetinden, kısacası yıllarca her şeyinden vazgeçer vaziyette Fetullah Gülen'den gelecek emir ve talimatları bekleyedurdular.
Gülen'e şeksiz inandılar, canlarından çok sevdiler, kusursuz gördüler, bağlandılar, iman ettiler, çok güvendiler, umutlandılar, her şeylerini uğruna feda ettiler. Yemediler, içmediler, doğru dürüst bir elbise bile giymediler. Evlenecekleri eşlerini dahi kendileri belirlemediler. Katalog evlilik yaptırdılar, eşler birbirine karşı casusluk yaparak adeta mankurtlaştılar. Hayat önemsizdi, çünkü “yakındı” hatta “çok yakındı” zafer.