BD-Kılıçdaroğlu düeti başlıyorrr!

Yeni Dünya Düzeni (New World Order) mücadelesi en hararetli dönemini yaşıyor. Bunun için pazarlıklar, pazarlık aparatları terör örgütleri, pazarlık masasında şantaj dosyalar, pazarlık payı artırımı için işbirlikçilerin kullanılması gibi “ikna modeli” ve “caydırıcı unsurlar”dan yararlanmalara başvuran bir küresel güç (ABD) düşünün.

Türkiye’ye talimat verme imtiyazını Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte kaybeden Amerika, Türkiye’nin parmağına reçel sürme kurnazlığında da başarılı olamayınca pazarlık diye bir uzlaşma modeli olduğunu keşfetti! Keşfetti keşfetmesine, lakin buna da nasıl hile bulaştıracağının hesabını yaparken yakalandı.

Ne demek istediğimi ABD-Sarraf muhabbetine bakarak anlamak mümkün. Zira pazarlık unsuru anlamında Sarraf kadar müşahhas bir örnek bulamazsınız.

Doğrusu Amerika’da başlayan ve Sarraf-Halk Bankası olarak bilinen dava ile ilgili neler düşündüğünüzü bilmiyorum, lakin ne düşünürseniz düşünün önce aşağıdaki alıntılar üzerinde düşünmekte yarar var. Kılıçdaroğlu’nun, FETÖ’nün Twitter hesabı fuatavni’nin daha önce açıkladığı iftiraları aynen tekrarlaması ile Sarraf olayını birlikte okuduğumuzda bu davanın ne ve neden açıldığını yeterince kavramış olacağız:

“İran ile ticari ve enerji ilişkimiz var. Ambargoyu biz ihlal etmedik. Davadan ne çıkarsa çıksın biz doğru olanı yaptık. Biz ABD’ye böyle bir taahhütte bulunmadık. Dünya ABD'den ibaret değil. Bizim İran ile ticari ve enerji konularında ilişkimiz var.” (Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.)

"Zarrab davası ile ABD'nin görünürde hukuksal bir faaliyetle insanlık suçu işlediğini düşünüyoruz. Şimdilerde güçlü olmasından bir meşruluk sağlamaya çalışsa da tarihin hükmünü bizim de kendimize gelmemizle daha adil vereceğine inanıyoruz." (HUDER Genel Başkanı Av. Hüseyin Kaya.)