Doğu ve Güneydoğu'da siyasetin nabzı -1-
Geçtiğimiz hafta boyunca Şanlıurfa, Elâzığ, Batman, Bingöl ve Mardin’i dolaştım. Seçmeni dinledim. Türkiye’nin genel siyasetinin yanı sıra dünya siyasetini, ekonomik hareketliliği, adayları...
Geçtiğimiz hafta boyunca Şanlıurfa, Elâzığ, Batman, Bingöl ve Mardin’i dolaştım. Seçmeni dinledim. Türkiye’nin genel siyasetinin yanı sıra dünya siyasetini, ekonomik hareketliliği, adayları, partilerin çalışmalarını ve elbette seçim sonuçları ile ilgili tahminlerini sordum.
Gittiğim illerde ilk olarak 24 Haziran seçimlerini konuştuk, vatandaş büyük oranda kararını vermiş, anketlerde çıktığı kadar kararsız seçmen olduğu kanaatinde değilim. Ha, bundan sonra kararlı seçmenin kararını değiştirmek mümkün mü diye soracak olursanız, evet, tabi ki seçmenin kararını değiştirmek mümkün.
Türkiye siyasetini bilenler, sabah bir parti üzerinde karar kılan ve akşama doğru başka bir partiye kayan seçmen oranının yüzde 15 civarında olduğunu bilir. Bu “oynak” oran her seçim öncesi vardır ve bu seçim öncesinde de bu oranı tespit etmek zor olmadı.
Dikkat ederseniz “ben karar vermedim, kararsızım” diyen seçmenden bahsetmiyorum. Türkiye’de 2002 ve sonrasında istisnai durumlar dışında kararsız seçmen oranı % 8’i zor bulur, lakin karar verdikten sonra gelişmeler karşısında kararını değiştiren seçmen bundan fazladır.
Bölge illerinde adaylar açıklandıktan sonra çok farklı yorumlar geldi. Aynı şehirde yaşayan kimileri “Bu liste ile seçimde oy kaybederiz” derken, aynı liste için “Bu adaylarla teşkilat uyumlu çalışır ise oylarımızı en az %10 arttırırız” diyenler de vardı. Bu bölgede her seçim öncesi bu tür çelişkili yorumlarla karşılaşabiliyoruz. Zira herkesin üzerinde ittifak edeceği bir aday listesi bulmak imkansızdır. Ancak;
Mesela Şanlıurfa gibi ya da Mardin gibi illerde Türk-Arap-Kürt-Zaza-farklı dinden olan nüfusu dikkate almazsanız yahut Diyarbakır, Bingöl, Elâzığ gibi illerde de Türk-Zaza-Kürt-Alevi denklemini doğru kurmazsanız seçmen nezdinde sorun yaşayabilirsiniz. Elbette istisnalar dışında sonuçları “aday” belirlemez, lakin “adaylar” belirler. Bir aday ilinde tutulmuyor ise büyük sorun teşkil etmeyebilir, ancak ilinde çoğunluk tarafından sevilmeyen adayların sayısı 2 hatta daha fazla ise bu durum seçmen davranışını olumsuz etkiler. Tabi ki tam tersi de oylara olumlu olarak yansır. Bir de aday/lar ile teşkilatlar arasında sorun yaşanmış ve yaşanıyor ise durum daha da vahimleşir.