Milli Birlik Ve Kardeşlik
1 Kasım seçimlerinden sonra yapılan açıklamalarda Çözüm Sürecinin “MİLLİ BİRLİK VE KARDEŞLİK PROJESİ” adı altında, ama farklı bir mihverde yürüyeceği...
1 Kasım seçimlerinden sonra yapılan açıklamalarda Çözüm Sürecinin “MİLLİ BİRLİK VE KARDEŞLİK PROJESİ” adı altında, ama farklı bir mihverde yürüyeceği anlaşılıyor.
Hem Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun konuşmalarına bakılırsa onlarca yıldır kanayan yaramız olan sorunlar çözümsüzlüğe terk edilmeyecek.
Çeşitli isimler altında yürüyen Milli Birlik-Oslo-Habur-Oslo II-Çözüm Süreci gibi demokratikleşme, ayrımcılığı tamamen ortadan kaldıracak yasal düzenlemeler, yani Alevilerin, dindarların, Kürt(lerin Hakları) Sorununa hükümet yeni dönemde de çözüm aramaya devam edecek.
Hükümet adına açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Kıyamete kadar bu topraklarda kardeşlik içerisinde yaşayacağımız bir düzen sağlayacağız” demiş,Beşir Atalay da “şartlar uygun olur ise Çözüm Süreci devam edecek” mealinde açıklamalarda bulunmuştu.
Hükümet yetkililerinden “Milli Birlik Ve Kardeşlik Projesi yerel dinamiklerle ‘milli’ unsurlarla ve ‘milli ve yerli’ anlayışla kardeşliğe yakışır şekilde sürecek” mealindeki açıklamalar sevindirici olmakla beraber çizilecek yol haritasını görmek lazım. Çünkü “bu süreçte Öcalan olmayacak, HDP yer almayacak ve Kandil devre dışı kalacak” deniyor. Bu aktörler sürece dâhil edilmediği sürece bölge insanı dahil edilir. Anlaşılan “şimdilik” bölge insanının merkezde olduğu bir süreç yürütülecek.
Daha önceki süreçlerde selefleriyle HDP paydaş olarak görüşmelere dâhildi. En son yürütülen Çözüm Sürecinde ciddi bir katkı sunmasa da HDP baştan sona bu sürecin paydaşıydı.
HDP’nin bu süreçte verimli olamayışının iki önemli sebebi vardı:
Birincisi HDP PKK/KCK’nın istek ve düşüncelerinin dışına çıkamazdı. Bu da, HDP’nin –var ise- kendisine ait özgün bir söylem ve pratik sergilemesine mani idi.