Felaket haberciliği prim yapıyor!
Otomotiv sektörümüze yönelik birbirine benzeyen birçok yayın ve sosyal medya yayını var. Gazeteciliğe başladığımızda ilk öğrendiğimiz “Köpeğin insanı ısırması değil, insanın köpeği ısırması”nın haber olduğuydu…
Otomotiv sektörümüze yönelik birbirine benzeyen birçok yayın ve sosyal medya yayını var.
Gazeteciliğe başladığımızda ilk öğrendiğimiz “Köpeğin insanı ısırması değil, insanın köpeği ısırması”nın haber olduğuydu… Olaylara da hep bu gözle bakmaya yönlendirildik. Haber denilen unsur hep “farklı” olmalıydı. Tabi sonra her şeyin olduğu gibi bu haberciliğin de tadı-tuzu kaçtı. Habercilik de tıpkı “Kalemtraş” gibi insanların, şirketlerin sadece ama sadece kendi amaçlarına doğru kendine yonttuğu bir unsur oldu. Şimdi de “insanın köpeği ısırmasına” haber olarak bakılıyor ama; hangi insanın, hangi köpeği nasıl ısırdığına bakılıp öyle haberleştiriliyor. Çıkar ve menfaatler örtüşürse haber oluyor. Bunun dışında bihaber olunuyor her şeyden. Genel olarak özetlemeye çalıştığımız durumumuz “otomotiv gazeteciliği” için de geçerli. Otomotiv yöneticilerimiz “yandık bittik mahvolduk” haberlerine prim veriyor. Çünkü ortamı öyleymiş gibi göstermek ve devletten hep ama hep bir şeyler istemek genlerine işlemiş. Okur derseniz zaten her şeye karşı!... “Böyle vergi, ÖTV mi olur, en çok vergiyi biz veriyoruz” diye haber yaparsan beğeni alıyorsun. “Otomotivde işler tıkırında” haber yaparsan kimse yüzüne bakmıyor. Devletin vergiden kazancını hesapla senden iyisi yok, otomotiv şirketlerinin karını yaz yüzüne bakan yok.