Beşiktaş ‘veda’ ederken kazanmalı
Şampiyonlar Ligindeki temsilcimiz Beşiktaş’ın bu akşamki Bayern Münih karşılaşması, Süper Lig’in geride kalan 25’inci haftası ‘gölgesinde’ kalmamalı. Her ne kadar, 5-0 kaybedilen ilk...
Şampiyonlar Ligindeki temsilcimiz Beşiktaş’ın bu akşamki Bayern Münih karşılaşması, Süper Lig’in geride kalan 25’inci haftası ‘gölgesinde’ kalmamalı. Her ne kadar, 5-0 kaybedilen ilk maçın sonuna bağlı olarak ‘turun’ neticesi belli olsa da, merak ve temenni, kazanılması gereken 90 dakika. Yer Vodafone Park, tribünler siyah-beyazlı olunca, galip ayrılmaktan başka bir sonucu düşünmek istemiyoruz! Beşiktaş, Avrupa Kupalarında tek temsilcimiz konumuyla, bu akşam ‘taraftarlık’ kimliği rafa kalkıyor. Futbolumuzun kalite bakımından, bu denli ‘yerlerde’ süründüğü bir dönemde, Şampiyonlar Ligi devi Münih önünde ‘skor’ olarak kazanmak, tur kadar önemli. Temsilcimizin galip gelmesi, her ne kadar ülke ‘puanı’ olarak önemli olsa da, ligde şampiyonluk kovalaması (moral açısından) ayrıca önem taşımakta. Gençlerbirliği galibiyetinden sonra Galatasaray’ı zirvede yalnız bırakmayacağının sinyalini veren Kartal için, hafta sonu oynanacak Medipol Başakşehir maçı için öneminin ne olduğunu ortaya koyuyor. UEFA Şampiyonlar Ligi son 16 turunun bu akşam oynanacak olan maçın diğer ayrıcalığı, Avrupa kupalarında sahasında oynanan son 12 karşılaşmada mağlubiyet yüzü görmemesi. Hal/gidişat böyle olunca futbolsever ister istemez; ‘Beşiktaş devler ligine veda ederken, kazanmalı!’ beklentisinden kendini alamıyor…
GALATASARAY’I ‘ÇEKİCİ’ KILAN NE?
Maç oynanmadan kazanılmadığı gibi, gol atmadan da kazanılmıyor. Lig lideri Galatasaray, yenik duruma düştüğü Atiker Konyaspor maçını, attığı gollerle lehine çevirmesini bildi. ‘Süper Lig’in ilk basamağında yer alması sarı-kırmızılı ekibin becerisi mi, yoksa ‘rakiplerinin’ beceriksizliğimi?’ sorusunun cevabını, puan cetvelinde görmek mümkün. 25’inci hafta sonunda zirvede yer alan Galatasaray’ın mağlubiyet hanesinde ‘6’ yazması, kaybedilen 18 puanın ne manaya geldiğini, sanırım açıklama gereği bile duyulmamalı. Sarı-kırmızılı ekibi zirveye taşıyan ve oynadığı maçlardaki tribünleri doldurmasının kaynağı (Atiker Konya maçını 42 bin 587 kişi izlemesi) atılan goller. Öyle ki lider, 61 golle 25. Hafta itibariyle son 12 sezonun en skorer takımı olarak istatistiklere de yansıyor. Rakamlara yansıyan diğer ilginç tespit takım, Igor Tudor 16 maçta 34 gol kaydederken, Fatih Terim döneminde 9 müsabakada 27’kez ağları havalandırma başarısını göstermesi. Ekip gol atınca, futbolcusunun da golcü olması da kaçınılmaz oluyor. Tıpkı, Bafetimbi Gomis’in 24 maçta 25 golle, gol krallığı yarışında zirvenin ilk sırasında yer alması gibi…
TRABZONSPOR ‘NİÇİN’ KAZANDI?
Süper Ligin 25. Hafta kapanış maçında Trabzonspor, son haftaların çetin ‘cevizi’ Teleset Mobilya Akhisar (son 4 maçını kazanmasından bunu anlıyoruz) karşısında anlamlı bir galibiyet aldı. 3 puanı 3 golle kazanılması ister istemez ‘Bugüne kadar neredeydiniz?’ sorusunu da beraberinde getirdi. Bu sonucu tetikleyen unsurların başında ‘takım olmak’ unsuru var. Takım borç batağındayken (FIFA’nın transfer yasağı getirmesi bu görüşün tescilidir) futbolcu olarak üstenilen görevi yerine getirme gerekliliği, Akhisar’da zirve yaptı. Muharrem Usta’nın ‘Tarihe borç artıran başkan ve yönetim olarak geçmeyeceğiz…’ sözü bir yere kadar doğru. Şöyle ki, her başkan döneminde bu borç ‘katlanarak’ devam etti. Sayın Usta’da bundan gerekli ‘dersi’ çıkarma zorunluluğu olmalı. Peki, hangi futbolcu/teknik adam bu süreçte alacağından ‘feda’ dedi; hiçbiri. Zamanı geçmeden paralarını ‘kesintisiz’ alan oyuncular topluluğu. Bu futbolcular kulübün geldiği durumdan kendilerine ‘ders’ çıkarmış olmalılar ki, zor süreçte bu tür anlamlı galibiyet geldi. Ne dersiniz?..