Değişimin sırrı, değişmeyi bilmek (mi?)
Değişen zaman olsa da, değişmeyenin peşinden baktığımızda karşımıza, insanoğlunu doyumsuz istek ve arzularını çıkmakta. Dengelerin bozulmasına en büyük etken, kazananın da kaybedenin de mücadelesi aynı doğrultuda olması.
O da, haddini-ölçüsünü bilemediği bir mücadele içerisinde olmaktan kaynaklı. Her defasında, sözde daha iyi yaşama dahil bitmek bilmeyen bir hırs. Oysaki ders almadan ders vermek gibi bir gafletten uyanıp, bilmediğini öğrenme bildiğini ise paylaşma yoluna gidilebilse, ne âlâ. İşte o vakit beklentiler ne azar, ne de uzayıp gider.. Aslında yapılması gereken çok fazla bir şey yok. Çözüm için tek bir hareket yeterli olacaktır aslında. O da doğruyu görmeye kör ve sağır olmamakla birlikte, engelli aşmaya meyilli olmak. İnsanoğlu, nasihatin ‘ders’ almadığı yerde, mutlaka bir ‘musibetin’ olması mı gerekiyor diye düşünüyor.