Dünya Şampiyonu bayan güreşçi ve kraliçelerimiz!...
Bayan / kadın güreşini yazmak her ne hikmet ise, mübarek Cuma gününe denk geliyor. ‘Af’ yolunda, Cuma günümüzün bereketinden feyiz alma düşüncesinden olsa gerek. Tekrar diriltileceğimiz hesap/mahşer...
Bayan / kadın güreşini yazmak her ne hikmet ise, mübarek Cuma gününe denk geliyor. ‘Af’ yolunda, Cuma günümüzün bereketinden feyiz alma düşüncesinden olsa gerek. Tekrar diriltileceğimiz hesap/mahşer günü, bildiklerimizin altında kalıp ve ezilmemek için, sorgulamayalım da ne yapalım? Peki, bunu yaparken şahit olduklarımızı, hangi adalet ve merhamet veya gaflet ve delalet kefesine koymak gerekiyor. Nasıl olur da, Anadolu’muzun iyi niyet taşıyan, kendi içimizde yetişen Müslüman Türk kadınına reva görülen rezalete duyarsız ve sessiz kalabiliriz! Yıl 1932, Keriman Halis Dünya Kraliçesi. Tarih 2017, Yasemin Adar Dünya Şampiyonu. Aradaki tek fark Keriman’ın güzellik ve Yasemin’in spor/güreş dalında birinci olması. Dini ve milli değerleri ayaklar altına sererek, adeta paspasa dönüşen uygulamanın özünde, haçlı zihniyetin bir icadı olan bayanın / kadının açık kıyafetlerle podyuma/mindere çıkarılması ve ‘sözde’ güreştirilmesi var. Uygulama dün podyumda, bugün ise minderde oluyor…
CUMHURİYET’İN GÜZEL BACAK YARIŞMASI
Gazetemizin değerli yazarı, kıymetli Ahmet Anapalı kardeşimizin Cumhuriyet gazetesinin düzenlediğini kastederek kaleme aldığı ‘Türkiye’de Güzel Bacak Yarışması Yapıldı mı?’ başlıklı yazısı, tarihte yer alan ‘çirkinliğin/rezaletin’ boyutunu ortaya koymaya yetiyor; ‘…26 Aralık 1930 tarihinde yine Cumhuriyet gazetesi haberine yaptığı bir yarışma için ‘Güzellik Kraliçeliği milli vazifedir. Eğer 1931 kraliçeliği güzel olmazsa kabahat münevver Türk kadınındır...’ Anapalı, 1913 doğumlu Keriman Halis’i 1932 yılında Dünya Kraliçesi seçen jüri üyelerinin tarih arşivlerine düşen görüşlerini yazısına taşımış; ‘…Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın, Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir… Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdahalede bulunan Kanuni Sultan Süleyman’ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzde. Kendilerini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik. Müslümanların geleceğinin böyle olması temennisiyle Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldırıyoruz…’
YASEMİN ADAR İLK DÜNYA ŞAMPİYONU DEĞİL Kİ!..
Yıl 2017. Yasemin Adar, Fransa’nın Başkenti Paris’te yapılan Dünya Güreş Şampiyonasında birincilik kürsüsünde yer aldı. Ay-yıldızlı formayla Milli Takım sporcusu diye mindere çıkarılan Yasemin Adar’ın şampiyonluğuna ‘ilk’ denilmesine katılmıyorum. Keriman Halis’in, haçlı zihniyet tarafından 1932 yılında Dünya Kraliçesi seçilmesinden sonra, Yasemin Adar’ın Dünya Şampiyonluğuna ilk demek ‘çelişki’ olur. Bu süreç geçmişin bir devamı. Açın bakın cumhuriyetin ilanını takip eden süreçte, geleneksel sporları yok sayıp (okçuluk, aba güreşi, atlı cirit v.s.) modern sporların gölgesinde bırakıp, zamanla da kaybolma gerçeği. ‘Modern’ adı altındaki uygulamanın ise tek nedeni şanlı tarihimizde edep ve hayâyla kazanılan zaferlerin izlerini silebilmek. Kabullenmek gerek, Türk kadınını İslami değerlerinden uzaklaştırarak, mayo ve taytla yarı çıplak mindere çıkarıp güreştirmek, havuza sokup yüzdürmek, piste çıkarıp koşturmak. Ne diyelim, anlayışınızın yansıması olan rezaletinizle ‘gurur’ duyun…
REZALETİN ÖZÜ; DİNİ VE MİLLİ YIKIM!..