Engellilerde spor ve tesis erişilebilirliği!...
Batan güneşle birlikte, geceyi aydınlatan ayın ve yıldızın önemini hissetmediğimiz takdirde, nasıl bir duygu haline bürünebileceğimizi gözünüzün önüne getirin. Sporun da engelli vatandaşlara...
Batan güneşle birlikte, geceyi aydınlatan ayın ve yıldızın önemini hissetmediğimiz takdirde, nasıl bir duygu haline bürünebileceğimizi gözünüzün önüne getirin. Sporun da engelli vatandaşlara sağladığı yararlar bu his-düşüncelerden farklı değil. Sebep olan ‘unsurlar’, en umutsuz anınızda umudunuz oluyor ve geleceğe daha hüzünlü-karamsar değil umutla bakmaya başlıyorsunuz...
Bedensel, zihinsel, görme veya işitme, hiç fark etmiyor. Önce rehabilitasyon-tedavi amaçlarıyla başlayan egzersizler sonrasında kurallar dahilinde oyuna-aktivite, daha sonrasında ise ‘derece-madalyaya’ sporcu kimliğine dönüşüyor. Zirve-derece yapan bu kimlikle, bir anda kendinizi ay-yıldızlı bayrak altında, Avrupa, Dünya ve sporun finali olarak, engellilerin olimpiyatları olarak adlandırılan Paralimpik oyunlarında buluyorsunuz...
Süreç sağlıklı işlediğinde, ülkenizin gurur kaynağı olduklarına şahit oluyoruz. İnsan o anda düşünmeye başlıyor; derece-madalya, gurur kaynağı olarak normal sporcuları geride bırakan sporcularda gözlemlemediğinizde (bunun örneği Brezilya’da yapılan olimpiyatlarda yaşandı), aklınıza şaşkınlığını gizlemeyeceğiz şu soru geliyor; ‘Acaba gerçek engelli kim?...’
Evet, gerçek engelli kim? Hayatının 25 yılını sporun içinde geçiren bir spor adamı olarak kendi kendime ‘defalarca’ sormadan edemiyorum; gerçek engelli kim? Aslında sorunun cevabı çok açık ama, her ne hikmet ise karmaşık hale getirmek için uğraş halindeyiz! İnanın bunun nedenlerini, çoğu kez kendimiz dahi bilmiyoruz. Veya işimize-menfaatimize ‘bilmeme’ çabası gibi, anormal bir durum söz konusu. Neden?..