Fenerlisi, Trabzonsporlusu ne bekliyor?
Süper Lig’de 15. haftada oltaya takılan iki takım, Fenerbahçe ve Trabzonspor. Her iki takımın ortak özelliği ligde aldıkları saha içi sonuçlar. Düne kadar, yani geçtiğimiz sezonu hatırlayalım....
Süper Lig’de 15. haftada oltaya takılan iki takım, Fenerbahçe ve Trabzonspor. Her iki takımın ortak özelliği ligde aldıkları saha içi sonuçlar. Düne kadar, yani geçtiğimiz sezonu hatırlayalım. Kanarya şampiyonlukta iddialı iken, Karadeniz ekibinde, ligin alt basamaklarından kurtulma çabası hâkimdi. Bugün, gelinen süreçte, puan cetvelinde yerler aynı fakat bu kez isimler farklı. Geride kalan 15 hafta sonunda, Trabzonspor ligin zirvesini zorlarken, Fenerbahçe düşme hattını iyiden iyiye kabullendi. Futbol severin merakı, sezon sonuna yansıyacak istikrar veya istikrarsızlığın adının konulması!..
3 BÜYÜKLERİN TESCİLLİ BAŞARISIZLIĞI…
Başarının en makbulü, sürdürülebilir olması. Hayatın her alanında geçerli olan bir düşünce, sporseverin ilgi odağı olan futbolda da farksız değil. Ligimiz için ‘kalite olmasa da heyecan var…’ derken, bu yaklaşımın doğruluk payı rakamlara da yansıyor. Ajanslara düşen rakamlar, ‘Üç büyüklerin son 25 sezondaki en kötü performansı’ başlığıyla yer alıyor. 1994-1995’ten bugüne kadar, ilk yarının en kötü performansını sergilemiş Fenerbahçe. Geride kalan 15 hafta sonunda 16/17’nci sırada (averaj takımı konumunda) küme hattına düşmek, sarı-lacivertli futbol severi kaygılandırıyor. Şimdi dillerde ‘Fenerbahçe küme düşer mi?’ Futbol bir mücadele, bir o kadar netice oyunu ise, kötü futbolun sonuçlarına katlanmak gerek. Medipol Başakşehir, Kasımpaşa ve Antalyaspor takımlarının ligin ilk üç sırayı paylaşması, ligin dört büyükleri arasında yer alan Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın ‘başarısızlığının’ tescilidir…
FENERBAHÇE KİMLERİ RAHATSIZ EDER?..
Sarı-Lacivertli ekibin 18 takımın yer aldığı ligin son iki basamağında yer alması, her Fenerbahçelinin rahatsız olduğu bir durum. Takım taraftarı üzülsün, burukluk yaşasın eyvallah! Peki, durum, kötü gidiş için çözüm mü? Bir yere kadar! Kesin çözüm, Kanarya’nın düştüğü yerden ayağa kalkması. Lokomotifin kuzey yöne gittiği yerde, vagonların başka yöne gitme şansı olabilir mi? Bu durum, tıpkı düşüncenin yansıması gibi. Kulüp Başkanı Ali Koç’un seçim vaatlerini “İlk dönemimizde, şampiyonluk sayılarında Fenerbahçe rakiplerinin önüne geçmeli. Ondan sonraki adım Avrupa›da kalıcı olmak...” Her vakit, hayal gerçekle uyuşmayabiliyor. Başkanının ‘Avrupa takımı olma hayalinin…’ yerinde, bugün, kendi ligindeki yükün üstesinden gelemeyen bir takım oldu Fenerbahçe. Gerek mali (ödenen tazminatlar), gerekse yönetimin akıbeti açısından endişe verici. Şirket yönetmekle, futbol kulübü yönetme arasında ‘koç’ farkını hep birlikte gözlemlemekteyiz. ‘Futbolu, yine futbolun içinden gelenler yönetsin…’ sözünü ‘dama’ atılamayacağı, en somut örnek Ali Koç’un Fenerbahçesi. Seçim öncesi ve sonrası, mali ve idari yönden, kısa sürede Koç’un yönetim şeklinin Fenerbahçe gibi ‘koca’ bir kulübü ne hale getirdiğine örnek. Bu durum Ali Koç ve yönetimini ‘belki’ (otobüs yolculuğu –belki- ifadesinin karşılığıdır) rahatsız etmeyebilir ama, gerçek Fenerlilerin huzurunu kaçırdığını bilinmesi gerekir!...