Gelin sporumuzu da millileştirelim!..
Batı ülkelerinin nelerden rahatsız olduğunu, artık bilmeyenimiz yoktur sanırım! Gelişmişliğini özünü oluşturan kültür, sanat, sanayi, ekonomi gibi değerleri dışa bağımlı olmaktan...
Batı ülkelerinin nelerden rahatsız olduğunu, artık bilmeyenimiz yoktur sanırım! Gelişmişliğini özünü oluşturan kültür, sanat, sanayi, ekonomi gibi değerleri dışa bağımlı olmaktan kurtarırsanız, bağımsızlığınızı ilan etmiş olursunuz. Bu saydığımız unsurlara, spor da dâhil. Sahi, nedir sporda millileşmek? Cumhuriyete geçiş yıllarından sonra, o kadar değişti ki spor branşları. Bu da batının, milli ve manevi erozyon amacı taşıyan ‘dayatmasından’ başka bir manaya gelmiyor! Neticelerini ise hep birlikte görmek zor olmasa gerek. Yaptığınız bir spor dalı tarihinizi, Osmanlı, Selçuklu medeniyetiyle bütünleşmiyor, İslam’ın helal kıldığı temel esaslardan uzaklaştırıyor ise, bireysel ve toplumsal çöküş orada başlıyor demektir…
ATICILIK VE SAVAŞ EĞİTİMİNİN ÖNEMİ
Şanlı bir tarihe sahip olup da, sporunun milli olmaması mümkün değil! Toplumu meydana getiren her bir bireyin içinde bulunduğu hareket ve egzersiz, bu sürecin sportif faaliyete dönüştüğü gerçeği gözönüne getirildiğinde, konunun ehemmiyeti daha da artmakta. Tüm bunları paylaşırken, Ukbe b. Âmir (r.a.), Resûlullâh (s.a.v.)’ın şöyle buyurduğunu anlatıyor: “Yakında size yeryüzünün fethi nasip olacaktır. Sıkıntıları da yeneceksiniz. Ancak, sizden hiç kimse, atıcılık ve savaş eğitiminden geri kalmasın.” Hadis-i Şerif’teki mesaj o kadar açıkken, bu hususları tartışmaya açıp, kaybedecek vaktimizi olmadığımızın şuuruna ermemiz gerekiyor. 15 Temmuz ve döviz darbe teşebbüsleri ülkemiz üzerinde son oynanan oyunlardan sadece iki tanesi. ‘Hiç ölmeyecek kadar dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret…’ düşüncesine sadık kalmanın önemi ortaya çıkıyor. Öyle ise vakit masal veya hikâye değil, ‘Değerimizi üretme, onlarla yoğrulma’ zamanı geldi de geçiyor bile…
GEÇMİŞE İZ, GELECEĞE MİRAS BIRAKMAK
Nereden, nasıl başlasak? Derin hesaplarını yapmaya gerek yok. Etrafımıza baktığımızda, ‘Geçmişe iz, geleceğe miras bırakacak’ anlamlı çalışmaların gerçekleştirmek mümkün. Yeter ki, görmek ve yapmak isteyelim. Siz bu satırları okurken, Malazgirt Zaferinin 947. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen Anma Etkinlikleri Ahlat ve Malazgirt’te devam ediyor olacak. Pazar günü ise Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Etkinliğin finali yapılacak. Bir milyona yakın katılımcının katılımıyla Mayıs ayında İstanbul’da gerçekleştirilen 3. Etnospor Kültür Sanat Festivalinden sonra, Malazgirt’teki organizasyon büyük önem taşıyor. Geleneksel güreşlerden atlı cirite, mangala oyunundan geleneksel yaya okçuluğuna kadar farklı spor dalında gerçekleşiyor. Aslına uygun şeklinde yapılması gereken bu tür organizasyonlar, hem geleneksel spor dalları hem de ona bağlı kültürlerin sahip insanların buluşması ve yaşatılması anlamına geliyor. Sanat ve estetiğin tanıtımı kadar, spor kültürüne hitap edecek çalışmalarının kurumsallaşma boyutunun önemini ortaya koyuyor…