Hayat ve sporun içindeki engelliler (1)
Her kulun dünya hayatı içerisinde üstlenmiş olduğu görevler vardır. İslam esaslara göre Hakk’a yaklaşıp, batıl anlayıştan uzaklaşmak esastır. Toplum içerisinde ve bağımsız...
Her kulun dünya hayatı içerisinde üstlenmiş olduğu görevler vardır. İslam esaslara göre Hakk’a yaklaşıp, batıl anlayıştan uzaklaşmak esastır. Toplum içerisinde ve bağımsız şekilde hayatlarını sürdürme çabaları, bireyin engel türüne göre farkındalık göstermektedir. Ruhsal yönden gelişim bozukluğu yaşayanlara göre, görme, işitme, ortopedik gibi fiziksel eksiklik/rahatsızlığı olan bireylerin hayat zordur. Sıkıntı ve zorluklarla mücadele, âhiret hayatını kazanım için bir fırsattır. Bu sürecin içerisinde engelli/özürlü gibi tanımlanan özel gereksinimi olan bireylerin, hayatlarını kaliteli bir şekilde sürdürmek için fiziksel hareketlilik azımsanmayacak derecede önem taşımakta…
HAYAT BİR İMTİHAN İSE…
Allah (cc) katında insanın değeri imân, ibadet ve sâlih amel, takva ve güzel ahlakla karşılık bulmakta. Yüce Yaradan Kur’an-Kerim’de ‘İnsanların yaptıkları amellerine göre (Allah katında) dereceleri vardır” En’am-132. “…Allah onlara bir musibet verir, sabır ihsan eder, böylece hesapsız derecede sevap verir” Zümer-10. Peygamberimiz, Allah’ın şöyle buyurduğu bildirmiştir; “Ben bir kulumu, iki gözünü alarak imtihana tabi tuttuğumda, buna sabrederse, bunun karşılığında kendisine cenneti veririm.” Bizleri yoktan var eden Allah’u Teala El-Hucurât suresinde, ‘Şunu unutmayın ki Allah’ın nazarında en değerli, en üstün olanınız, takvâda en ileri olandır’ buyuruyor. “Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez” Tegabûn-11. İnsanoğlunun gördüğü ve yaşadığı her bir olay onun imtihanı olarak yorumlanmalı. “Yemin olsun ki sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz noksanlaştırmak suretiyle imtihan ederiz.” (Bakara-155)
YETENEKLERİNE GÖRE İSTİHDAM…
“İslam dini engellileri başkalarına el açan bir dilenci ve topumun üretken olmayan bir kesimi olarak görmemiştir. Aksine çeşitli çeşitli hizmetlerde kendilerinden yararlanma cihetine gitmiştir. Örneğin, ortopedik engelli (topal) Muâz b.Cebel’i Yemen’e vali olarak göndermiş, çeşitli vesilelerle Medine dışına çıktığında yerine vekâlet etmek üzere görme engelli Abdullah İbn Ümmi Mektûm’u vekil bırakmıştır. Vekâleti sırasında camide namazları da o kıldırmıştır. Ayrıca hem Mekke’de hem de Medine’de Hz.Peygamber’in uzun yıllar mûezzinliğini yapmıştır. Sahabeden görme özürlü İtbân b. Mâlik kendi kabilesine imamlık yapmıştır. Peygamberimiz (s.a.s.); bu uygulamalarıyla, engellilerin yeteneklerine uygun alanlarda istihdam edilerek, onların üretici bireyler olmalarını, onların topluma kazandırmayı, kişiliklerinin geliştirilmesini amaçladığını ve gelecek nesillere yol göstericilik yaptıklarını söyleyebiliriz.” (Ayet ve Hadisler ışığında Engelliler-Doç. Dr. İsmail Karagöz-Diyanet Yayınları)
KÖSTEK DEĞİL DESTEK OLMALIYIZ…