Otizm farkındalıktır, fark etmek gerek (2)
Otizmli bireylerin kendisiyle barışık, çevresiyle uyum içerisinde hayat sürmeleri kadar normal ne olabilir ki! Yunus Emre’nin deyişiyle ‘Yaratılanı sevdik, Yaratandan ötürü’ düsturuna...
Otizmli bireylerin kendisiyle barışık, çevresiyle uyum içerisinde hayat sürmeleri kadar normal ne olabilir ki! Yunus Emre’nin deyişiyle ‘Yaratılanı sevdik, Yaratandan ötürü’ düsturuna bağlılığın yansıması olarak, yaratılışların en şereflisi insana, insanlığın karşılığı olarak hürmet ve saygı gösterilmek, insanlık görevimizdir. Farkındalık sergileyen otizmli çocuklarda, toplum tarafından yeteri kadar tanınmamasına bağlı olarak, farklı yaklaşımla karşı karşıya kalınmakta. Böyle bir durum ise, zaman zaman, arzu edilmeyen hadiselerin yaşanması manasına geliyor...
Ön yargının bir yansıması olarak, toplumun önemli kesimini oluşturan özel bireylerin, yeteri kadar eğitime tabii tutulmaması, uygulamalardaki önyargı veya yanlışlıklara neden oluyor. Özel eğitim programları ve bu programları hayata geçirilmesi için ihtiyaç duyulan sosyal alanların oluşturulması ve geliştirilen sosyal ilişkiler önem taşımakta. Madem insan sosyal bir varlık, özel çocukların otizmli olarak isimlendirilen gerçeği görmemezlikten gelinmesi gibi bir cehaleti kabullenmek mümkün değil. Bu cehaleti ancak eğitimle yenmek mümkün. Aksi takdirde, saldırganlık ‘yaygarası’ koparılması gibi durumlarının yaşanmasına neden olmakta. Fark edilmeyen farkındalıktan dolayı, Aksaray ilimizdeki Mehmetçik İlköğretim Okulunda yaşanan ‘münferit’ hadise gibi olaylar başa gelmektedir. Bu durum ise muhatabı ve toplumu ise huzursuz etmektedir…
Çocukların ‘istem’ dışı hal ve hareketleri en çok biz velileri de rahatsız etmektedir. Çünkü, benzer durumlara çocuksu yaklaşıp, yapıcı olamıyoruz. Yetişkinler olarak kendimizle ‘sorgulamaktan’ uzak, gelişimden habersiz olduğumuzu işte o vakit anlıyoruz. Hâlbuki biraz kafamızı kumdan çıkarıp, uzmanlara kulak kabartsak, neler olacak neler. Bakın, bundan sadece 3 ay önce, yine bu satırlarda Gelişim Otizm Akademisi Eğitim Koordinatörü Değerli Muhammed Karabacak kardeşimizin düşüncelerinin yer aldığı ‘Özel çocuklara, özel reçete’ başlıklı bir yazı kaleme almıştık. Yazının içerisinde ‘Özel çocukların kaynaşma eğitimleri’ ara başlığın devamında ‘Özel çocukların eğimi de, özel olmalı. Aksi durumda, bedeni ne derece kaynaştırma ortamında olsa da, kendi dünyasında yaşayacaktır’ ifadesi yer alıyor. Bu da, doğru zamanda, eğitiminin doğru eğitmenlerle verilmesinin önemini ortaya koyuyor…
Her defasında yazmak veya anlatmak, ortada bir sorun var ise çözümüne katkı sağlamak elbette ki bir yere kadar oluyor. Bugün özel çocukların sosyalleşmesi açısından, yaşıtlarıyla bir arada bulunmanın önemi oldukça önemli. Kaynaştırma/uygulama kademe kademe gerçekleştirilmelidir. Özel çocuklara eğitimlerin, branşında uzman kişiler tarafından verilmesi, bırakın çocukların dışlanmasını, he birinin özel beceriye sahip oldukları görülecektir. Bunun için, merkezi ve yerel yönetim olarak herkese önemli roller düşmektedir. Böylelikle biyolojik, sosyolojik, psikolojik ve diğer alanlarda eğitimi tamamlayan özel çocuklar, hayatlarını ayrıştırıcı değil, kaynaştırıcı şekilde devam etme sürecine girdiklerine şahit olmaktayız…
Bilimsel araştırma ve kişisel görüşlerimiz bağlamında değerlendirip, hangi birimiz çevremizde, özel bireylerin yer aldığı aile veya eğitim kurumlarını ziyaret ederek tanıma fırsatı taşıdık. Aile ve bireyleri tanımadan yapılacak her bir hareketin, cehalete dayalı olarak olumsuz yansımaları olacağını görmek zor olmayacaktır. Uğraş alanımız olan sporda, özel eğitimle birlikte yürütülmesi, özel çocukların gelişimlerine yarar sağlayarak, toplumsal kazanıma dönüşme imkânına sahip olacağız. Tuncer isimli okuyucumuzun dediği gibi ‘eğitim ile öğretimi’ ayırt etme yol ayrımındayız. İlimle bu ‘cehaleti’ yendiğimizde, içinde yer aldığımız ‘engellerin’ de rahatlıkla aşılabileceğini göreceğiz…