Spor turizmi ve ‘tencere’ ve ‘tavacılar’!
Dolar kurunun artışını bahane eden 28 Şubat’ın kalıntılarının, sokaklarda yürüyüş yapmaya kalkıştığını görüyoruz. Sözde eylemlerle amaçlanan toplumun huzur ve...
Dolar kurunun artışını bahane eden 28 Şubat’ın kalıntılarının, sokaklarda yürüyüş yapmaya kalkıştığını görüyoruz. Sözde eylemlerle amaçlanan toplumun huzur ve refahını bozmak, ekonomi, sanayi, ticaret, sağlık ve daha birçok alandaki gelişmişliğe duyulan hazımsızlık. Bugün ekonomi üzerinden ülkenin birlik, beraberliğe ve huzuruna bozmak, 2023 vizyonu doğrultusundaki yatırımlara duyulan nefret içerikli tavrın kaynağının kim olduğunu tahmin etmek güç değil. Dünü araştırdığımızda, bu tür hadsiz teşebbüsler tarihin her safhasında, 1960 yılında başlatılan ve ortalama her on yılda bir gerçekleştiğini görmekteyiz. Biz de süreci, çalışma alanımız olan sportif açıdan değerlendirmek istiyoruz. Ülkenin ekonomik alanına katkı sağlayan spor turizmine baktığımızda, son yirmi yılda nereden nerelere gelindiğini net bir şekilde görmek mümkün. Spor turizmi denildiği vakit, dört beş ayla sınırlı olan güneş ve deniz, kısacası Akdeniz bölgesi akla gelirdi. Hükümetin yatırım politikalarıyla, yapılan çok amaçlı tesislerle yılın dört mevsim ve 365 günü spor yapma imkânına sahip olunuyor. Örneğin Antalya’da denize...