Bütün sapkınlıklara formül...
Türkiye'nin eğitim sorunu var mı?Var.En başında da öğretmen yetiştirme sorunu var.Eğitim sorununun belki de en önemli sorunu öğretmen sorunudur.İşte bakın..İçinde bulunduğumuz ve halen daha...
Türkiye'nin eğitim sorunu var mı?Var.En başında da öğretmen yetiştirme sorunu var.Eğitim sorununun belki de en önemli sorunu öğretmen sorunudur.İşte bakın..İçinde bulunduğumuz ve halen daha çözemediğimiz FETÖ meselesi tam da bununla ilgili. Buradan kaynaklanan eğitim açıklarının sorunu ülkemizin başına derin belalar açtı. Eğitimi, olağan akışından çıkarıp, paralel akışa ve yöne saptıran kimdir, nedir?Paralel eğitimin öğretmenleridir.Dikkatinizi çekerim: FETÖ'nün paralel devlet yapılanmasını kuran kadrolar imam değil, imamlaştırılmış öğretmenlerdir.Binlerce dershane bunun için açıldı.Orta Asya'dan Afrika'ya kadar fikrin taşıyıcısı yine öğretmenler değil miydi?Evet, öyle idi.Demek ki öğretmen, beyin denen organa fikir yazan kimseye deniliyor. Tüm öğretmenler, işledikleri dersler ve bu derslere ek fikirlerle, organik/biyolojik beyine bir çeşit paralel yazılım yüklüyor.Peki, bu ne anlama geliyor?Şu anlama geliyor: Öğretmeni eline geçiren, onu sahiplenen, beynini yıkayan kimseler bu sayede az da olsa amacına uygun toplumsal destek yaratabiliyor. Çünkü öğretmenin zihin kontrolünü ele geçirdiniz mi gerisi kendiliğinden geliyor.İşte bu sebeple, "Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır" diyen Atatürk haklıdır.Nitekim Türkiye'nin geçirdiği büyük travmaların gerisinde öğretmenlerin sorumluluğu yok mu? İdeolojik sapmalar, kurulu siyasal sisteme karşıt, farklı rejim ve sistem dışı inançların aşılanması çabasında öğretmenler etkili olmadı mı?Öyle ki içinde bulunduğumuz, siyasi açmazlarımızın temelinde yine ayrıştırılmış öğretmenlerin etkisi var. Kimine Atatürk'ü iyi, kimine düşman, kimine, ceberut gösteren ve zihinlere bu fikri yazan öncelikle bu tip öğretmenler değil mi?Aynen öyle..İşte bu sebeple Türkiye'nin; önce, sapkın ideolojiler ve yarattığı rejim sorunu, bağlı olarak da öğretmen yetiştirme sorunu vardır.Olması gerekenle olan arasındaki fark sapkınlığın boyutunu gösterir.Olması gereken bellidir.1739 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanununda yazan ilke ve amaçlara uygun yurttaş yetiştirmek.Bu sebeple olmaması gereken kanun istediği amaçlara uygun "Atatürk ilkelerine bağlı, ülkesini, yurdunu, milletini seven" insanlar yetiştirirken, "hür ve bilimsel düşünme gücüne sahip" yurttaşlar yetiştirmektir.Bi rde sapkın yollardan gerçekleşenlere bakalım: En başta Cumhuriyet düşmanları, tarih düşmanları, dinen sapkın inançlar edinmiş kimseler yetiştirmişlerdir...Kim yaptı bunları?..Bir kısım cemaatler.Bir kısım sol ideoloji sahipleri.Bir kısım sağ "İslamcı" ideologlar ve yine Amerika gibi ulus ötesi güçlerle birlikte çalışan yerliler.Türkiye, yıllardır bunların yarattığı siyasal sıkıntılarla uğraşıyor. Ülkemizin ilerlemesine, gelişip büyümesine engel olan gene bu; beyni, yüreği ve gönlü, sapkın düşüncelerle ele geçirilmiş kimselerin yarattığı çatışmalardır. Kimi dini kullanıyor.Kimi, Karl Marks'tan ilham almış, devleti kendi egemenliği altına almak istiyor. Kimi de mandacı...Halâ zihnini arındıramamış. İkide bir "Amerika ne der" diyerek, sığınacak kapı, kafasına geçirecek boyunduruk aramakta.Evet..Bütün karanlıkları, doğru fikirli öğretmenler yetiştirdiğimiz zaman aydınlatacağız. Bu sebeple; millî, Temel Eğitim Yasası'nın amaçladığı ve görmek istediği öğretmenler yetiştirmekte bütün mesele.Haydi hayırlısı...