Putin, Ruhani, Trump: Üçü de birbirinden beter!

Putin dediğin adam... Öyle kurnaz tilkinin teki ki... Biz daha fark etmeden tüm istediklerini masada elde ediyor ve biz “Yahu bu ne ara istediklerini elde etti? Bu nasıl iştir” diyerek bakakalıyoruz! RUHANİ dediğin adam... Öyle...

Putin dediğin adam...

Öyle kurnaz tilkinin teki ki...

Biz daha fark etmeden tüm istediklerini masada elde ediyor ve biz “Yahu bu ne ara istediklerini elde etti? Bu nasıl iştir” diyerek bakakalıyoruz!

RUHANİ dediğin adam...

Öyle mütebessim sinsinin teki ki...

Putin’le el ele vermiş, Esad’ın da arkasına geçmiş ve bu pozisyonundan milim taviz vermiyor. Ama bize de “sizi çok seviyorum” demeyi ihmal etmiyor.

TRUMP dediğin adam...

Öyle kafadan kontağın teki ki...

Asla öngörülemiyor, fena halde deli ve “Top benim değil mi? Oynatmayacağım işte” diye tutturan sevimsiz bir çocuk edasında!

Gorbaçov gibi iyi niyetli bir safın yerine Putin’i...

Ahmedinejat gibi inceden bir garibanın yerine Ruhani’yi...

Obama gibi kafalanmaya müsait birinin yerine Trump’ı...

Karşımıza çıkaran...

Kader utansın!

CUMHURİYET GAZETESİ MESELESİNE DAİR

Cumhuriyet gibi Misak-ı Milli sınırlarını çizen ulusal hareketin savunucusu olarak kurulmuş bir gazetenin, HDP çizgisinin hak ve özgürlüklerinin savunucusu haline dönüşmüş olması bir anomali gibiydi.

Hem Mustafa Kemalcilik, hem de Taraf usulü liberallik bir türlü bağdaşmıyordu.

Hem Cumhuriyetçilik, hem Şeyh Sait’e selam çakan anlayışa tolerans yürümüyordu.

Hem Ergenekon’da gadre uğramak, hem de Ahmet Altan’la kankalık uyuşmuyordu.

Kısacası...

Olmuyordu, olamıyordu.

Gidenler mi haklıdır, gelenler mi haklıdır?

Gidenler mi iyidir, kalanlar mı iyidir?

Gidenlerden yana mı olunmalı, kalanlardan yana mı olunmalı?

Bütün bunlardan bağımsız olarak söylüyorum:

Sonu mutlak boşanmayla bitecek bir ilişkiydi bu...

Nitekim de öyle oldu.

 

YEREL SEÇİMDE ÜÇ BÜYÜK ŞEHİR


İSTANBUL: İstanbul’da Kürt oyları önemli... Kürt oylarını alma kapasitesi yüksek adayın şansı daha fazla olacak... AK Parti’nin işin bu kısmını atlamaması şart... Yoksa tüm dezavantajlarına rağmen İstanbul’u CHP’ye kaptırabilirler.

ANKARA: Ankara’da MHP oyları belirleyici... MHP oylarını alma kapasitesi yüksek adayın şansı daha fazla olacak... Bu nedenle eğer CHP, Mansur Yavaş kartını çıkarırsa AK Parti de Melih Gökçek’in kapısını çalmak zorunda kalabilir.

İZMİR: CHP seçmenindeki mevcut küskünlük ve sandığı boykot etme azmi bile bu şehrin CHP tarafından kazanılmasına engel olamayacak gibi... AK Parti açısından oyları arttırmak dışında bir hedef pek gerçekçi değil galiba.

 

ŞABAN DİŞLİ OLAYI

Şaban Dişli’yle ilgili bu zamana kadar hep en net tavrı koydum:

Suç kişiseldir, Şaban Dişli kardeşinin FETÖ’cü general olması nedeniyle suçlanamaz.

Dolayısıyla...

Şaban Dişli’nin Hollanda’ya büyükelçi olarak atanmasına kardeşinden dolayı itiraz edemeyiz.

Bizim savunmamız gereken husus şudur:

Şaban Dişli için söz konusu edilen bu ilkenin herkes için geçerli olmasını talep etmek.

Palavra haberin en komik tarafı
Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek...

Üçü bir araya gelip merkez parti kuracakmış.

Zerre kadar inanmadım bu habere!

“Balon” dedim.

Nitekim Mehmet Şimşek, “Yok böyle bir şey” diye açıklama yaptı.

Fakat ben asıl, haberde yer alan şu unsura takıldım:

Güya Davutoğlu, Babacan ve Şimşek, soranlara “Abdullah Gül bu oluşumun içinde yok” diyorlarmış.

İlahi Abdullah Gül!

Palavra haberde bile bir temkin abidesi gibi yükseliyorsun.

 

BAHÇELİ GİBİ İFADE EDERSEN IRKÇI OLMAZSIN

Suriyeli mülteciler konusunda iki cümle yazdı Bahçeli:

BİRİNCİ CÜMLE: Türkiye’nin yeni bir sığınmacı dalgasına katlanması, hazmetmesi, hatta kabul etmesi eşyanın tabiatına aykırıdır.

İKİNCİ CÜMLE: Parti olarak ülkemizde misafir edilen Suriyelilerin aşama aşama ülkelerine dönmelerini milli beka ve demografik istikbalimiz açısından mecburiyet gördüğümüz de bir gerçektir.

Demek ki neymiş?

İşi mülteci düşmanlığına, hoyratlığa, kışkırtıcılığa, ırkçılığa vardırmadan da Suriyeli mülteciler konusunda farklı bir görüş beyan etmek mümkünmüş.

Ve üslup var ya üslup...

Çok ama çok önemliymiş.


BASİT, NET, ANLAŞILIR BİR BERBEROĞLU ANALİZİ


Enis Berberoğlu olayının hukuki veçhesini bu zamana kadar en iyi hukukçu Turgut Kazan anlattı.

Turgut Kazan diyor ki:

“Enis Berberoğlu ilk kez milletvekili seçilmiş olsaydı tahliye edilip davası durdurulacaktı. İkinci kez milletvekili seçilmesi de benzer bir sonuç doğurur. Yargıtay kararı yanlıştır. Bu hukuksuzluğa son verilmesi ve Berberoğlu’nun özgürlüğüne kavuşması için bir çözüm üretilmesi gerekir”.

Gayet net.

Gayet basit.

Gayet anlaşılır.

Gayet tutarlı.

Gayet mantıklı.

Hadi artık, gereği yapılsın!

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sanki Zola Dreyfus’u savunuyor gibi 25 Kasım 2024 | 2.629 Okunma Salgın var kendinize dikkat edin 24 Kasım 2024 | 1.948 Okunma MİT açısından CHP brifingi 21 Kasım 2024 | 3.497 Okunma Yusuf Tekin’e iç cephe uyarısı 19 Kasım 2024 | 5.357 Okunma Teğmenlere fayda sağlayacak muhalefet yaklaşımı nasıl olmalı 18 Kasım 2024 | 3.451 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar