Gürsel Tekin de dava adamı değilmiş
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan bu hafta 'Gürsel Tekin de dava adamı değilmiş' başlıklı yazısını kaleme aldı.
GÜRSEL Tekin’in durumuna şöyle bir bakalım:
CHP’de gelmediği makam kalmamış, dört dönem milletvekili olmuş, hatta bir ara partinin “ikinci adamı” haline gelmiş.
*
Böyle bir ismin partide haksızlığa uğradığına inandığında yapacağı ilk ve tek hareket istifa etmek mi olmalıydı?
*
Gürsel Tekin’in şöyle dediğini işitir gibiyim:
*
“İstifa etmek dışında yapacak başka bir şey bırakmadılar ki bana. Ahbap çavuş ilişkileri kurdular, partiyi akraba partisi yaptılar, yoldaşlık ruhunu tarumar ettiler. Söz verdiler, sözlerinde durmadılar. Ne yapsaydım kardeşim?”
*
Cevap veriyorum:
*
Partide kalarak ahbap çavuş ilişkilerine son verecek bir mücadele başlatabilirdin Gürsel Kardeş.
*
Zehir zemberek açıklamalarını yine yapardın. Ahbap çavuş ilişkilerine yine işaret ederdin. Ortalığın tozunu yine attırırdın.
Yani sorun itiraz etmende değil. Sorun mücadele etmek yerine kaçmayı tercih etmende.
*
Parti demek, dava demektir. Zoru gördüğü anda davasını terk eden bir adam, dava adamı olabilir mi?
*
Hep söyledim, yine söylüyorum:
CHP’de her şey var ama dava şuuru yok.
KAFA DAĞITAN ŞEYLER
KLİŞELERLE dopdolu kötü filmler izlemek. / Koşmak, koşmak, koşmak. / Okeyde yancılık yapmak. / Evdeki kitaplığın altını üstüne getirmek. / En banal şarkılardan oluşan bir playlist yapmak. / Üzerine ağırlığı çökmüş bir randevuyu iptal etmeyi başarmak. / Telefonu kasten ve taammüden evde unutmak. / Durup dururken hiç olmayacak mevzuda lüzumsuz polemik çıkarmak. / Seçim sonuçları için önüne gelenle iddiaya girmek. / Dip köşe ev temizliğine soyunmak. / Madam Bovary okumak. / Harbiye’den Taksim’e doğru kulaklıkla yürümek. / Bilgisayarda fal bakmak.
SİYASETTE HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLAMAK
MERAL Akşener’in kürsüde hüngür hüngür ağlamasını izledim.
*
Doğruyu söyleyeceğim: