Şairi bile nobranlaştıran milletvekilliği koltuğu
Bir arkadaşım vardı.
Bir arkadaşım vardı.
Şiir yazardı. Şairdi yani.
Siyasete girdi. Milletvekili oldu.
*
Hiç unutmuyorum:
Bir sohbet sırasında bir trafik polisiyle yaşadığı bir olayı anlatmıştı.
Trafik polisi, “Aracınızı buraya park edemezsiniz” demiş.
O da buna karşılık arabasının anahtarını polisin suratına fırlatıp, “Al sen park et o zaman” demiş.
*
Kendisine şöyle çıkışmıştım:
*
“Polise kibarca milletvekili olduğunu, bir toplantıya yetişmen gerektiğini söyleseydin. Adam seni tanımak zorunda mı? Surata anahtar fırlatmak da nedir? Bir de şair olacaksın.”
*
Trafik polisleriyle tartışan milletvekilleri görüntülerine maruz kalıyoruz son günlerde.
*
Görüntülerin kaydedilmesi, kaydedilen görüntülerin sağa sola servis edilmesi, milletvekili arabalarını durdurmaya yönelik iştah...
Bunların tümünde sorunlar var, kabul.
*
Ama asıl sorun, milletvekilinin polise karşı takındığı tutumdaki kabalıkta.
Şöyle bir bakıyoruz duruma:
- Yaklaşım saygısız.
- Üslup hakaret içeriyor.
- Davranış kibirli ve aşağılayıcı.
*
Bu milletvekilliğinde ne var acaba?
Şairleri bile nobranlaştırıyor!
....