Bence sen sus
Ertuğrul Özkök’ün işi neden “horoz dövüşüne” çevirdiğini bilmiyorum... Bizim grubun gazetelerinde çıkan bazı haberlere bozulmuşlar... Buradaki insanlar da, onların gazetelerinde çıkan...
Ertuğrul Özkök’ün işi neden “horoz dövüşüne” çevirdiğini bilmiyorum...
Bizim grubun gazetelerinde çıkan bazı haberlere bozulmuşlar...
Buradaki insanlar da, onların gazetelerinde çıkan haberlere bozuluyorlar...
Olur...
Medya dalaşması, bazen karşılıklı hasara yol açabiliyor.
Fakat burada, medya dalaşmasının da ötesinde, siyasal sonuçlar doğurabilecek bir durum var...
Ertuğrul Özkök’ü ve patronunu rahatsız eden, galiba, bu durumun faş edilmesi.
Hani, Ethem Sancak’a küfrettiği yazısında, “Biz bu mahallenin en eskisiyiz” diyordu ya Özkök... Mahallenin en eskisi olarak hâlâ racon kesme hakkına sahip olduklarını düşünüyorlar. “Biz imtiyazlıyız” diyorlar. Komşu ve şerik istemiyorlar.
Hayır, gazeteler arası rekabetten söz etmiyorum.
Biliyoruz, gazeteleri çok satıyor, televizyonları çok izleniyor, reklâm pastasından en büyük payı onlar alıyor, dağıtım tekellerine sahipler, haksız rekabetin bütün avantajlarını kullanıyorlar, başarı için her türlü ahlak dışı yönteme başvurabiliyorlar, her türlü melaneti işleyebiliyorlar ve ayrıca bu konuda kimse ellerine su dökemez. Bunları biliyoruz...
Dertleri şu:
Siyasal alanda da “tek” ve “biricik” ve olmak istiyorlar.
Siyaset onlardan sorulmalı... Hükümetin nasıl teşekkül edeceğine, bakanlık koltuğunda kimlerin oturacağına, “icra organı”nın hangi alanlarda faaliyet göstereceğine ve neye cüret edeceğine onlar karar vermeli.